𝘉Ö𝘓Ü𝘔 20: 𝙔𝘼𝙉𝘼𝙉 𝙀𝙑 𝙑𝙀 𝙎𝙀𝙎𝙇𝙀𝙉İŞ

57 6 3
                                    

Şarkılar;
Elif Kaya - Bir Bilebilsen,
Pinhani - Bilir O Beni.

Ne kadar zamandır Ulaş'a sarılarak ağlıyordum, bilmiyordum.
Kapıyı açıp içeriye giren kişiye baktım, Esma'ydı ve beni o halde görünce ters giden bir şeylerin olduğunu anlamıştı.

"On dakika oldu daha hiçbir şey anlatmadınız. Çatlatmayın adamı da anlatın"

Ulaş iç çekerek odadan çıktı, elini cebine attığında bir sigara çıkardığını gördüm.
Bu zamana kadar sigara içtiğini hiç görmemiştim.

"Nihal" dedim sadece, gözlerimi Esma'ya çevirdim.
"Eren'in ölümünden beni sorumlu tutuyor ve yanındaki avukatla bir ilişkisi var galiba"

"Ne güzel işte, Eren'i unutmaya çalışıyor"

"Hayır Esma. O avukat Ulaş'ın kaçtığı adamların avukatı. Beni biliyor, sizi bile biliyordur çünkü Nihal her şeyi anlatmış. Yani öyle düşünüyorum"
Burnumu peçeteye silip Ulaş'ın vermiş olduğu şişeden bir yudum aldım.

"Sana ne dedi Sevgi? Böyle şeyler söyleyince seni anlayamıyorum" dediğinde ona doğru eğildim.

"Neden bu kadar toparlanmış gözüküyorsun diye sordum, toparlandım, dedi. Beni sevmeyen ölmüş adamı hâlâ sevecek değilim, dedi. Senin gibi bir avukatı seviyorum, dedi"

Asıl söyleyeceğim yere geldiğimde durakladım, boğazımda bir yumru oluştu.
"Eren'in cezası..." diyebildim sadece.

"Ne?" diye sordu, anlamadığı belliydi.

"Dedi ki; Eren'in bana yaptıklarını bir başkasına yapmak istemiyorum, demek isterdim ama onun seni sevmesine neden olan sensin. Bu yüzden Eren'in cezasını çekeceksin Sevgi"

Şaşırmıştı, belki öfkelenmiş.
"Onun seni sevmesine neden olan sen miymişsin? Bu kız aklını kaçırmış! Nasıl böyle bir şey söyler, hem de arkadaşına!"

Gözlerim yere döndü, belki de karnımdaki çocuklara döndü.
"Hadi öyle oldu diyelim, ben Eren'in cezasını çektim. Ama onlar..."
Gözlerimden akan yaşları durduramıyordum.

"Aklıma binbir türlü ihtimal geliyor Esma"
Elini uzatıp elimi tuttu. Diğer eliyle de gözyaşlarımı siliyordu.

"Ulaş'ı öldürebilirler, benim yüzümden. Sana, Sena'ya, Ebrar'a zarar verebilirler; benim yüzümden. Buradaki insanları işlerinden edebilirler, onların hayatlarını ellerinden alabilirler; benim yüzümden. Ailemi benden alabilirler; benim yüzümden. Bunlar olurken ben yaşıyor olabilirim. Tek başıma hem de..."

Esma'nın da gözlerinin dolmuş olduğunu görüyordum.
"Dokunsan yıkılacağım, ama tüm yükümle Ulaş'a dayanıyorum. Bundan da çok rahatsızım. Evet onu seviyorum ve kocam olduğu için dertlerimi onunla paylaşmam onun için de benim için de güzel, aramızdaki bağı düğümlüyor böylece. Ama hadi Ulaş da yıkılırsa Esma? Ulaş'ı ben yıkarsam? Ellerimden kayıp giderse elleri, ne yapacağım o zaman ben?"

Karşımdaki sandalyeden kalktı, sıkıca sarıldı bana ağlarken.
Bir şey demiyordu ama ben sessizliğinden neler demek istediğini anlıyordum.

"Kaan ve Eftelya, dedi. Çocuklarımızın adını o koydu, ikiz olacaklarını hissettiğini söyledi. Hadi onlara bir şey olursa? Ulaş'ı bana bağlayan bir şey kalır mı? Bir gün Ulaş da bana yaslanmak isterse ben ona dağ olabilir miyim? Düğünde Eren'in öldüğü gibi bana, Ulaş'a, size de bir şey olur mu? Kafam çok karışık Esma, çok fazla soru var kafamda. Hiçbirinin yanıtını bilmiyorum ve tek yaptığım bu sorunlarla başa çıkmak yerine sürekli Ulaş'a yüklenmek oluyor. Onu seviyorum ama onu bu denli sıkıntılarla boğmak istemiyorum. Onu çok seviyorum, onun için canımı bile verebilirim evet, ama onun benim için ölmesini istemiyorum Esma. Benim yüzümden insanların başına bir şey gelsin istemiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum..."

İlk Ve SonuncuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin