𝘉Ö𝘓Ü𝘔 4 : 𝙀𝙎𝙆İ 𝙁𝙊𝙏𝙊Ğ𝙍𝘼𝙁

142 9 0
                                    

Güzel ve heyecanlı bir bölüm olacak bu bölüm.
Keyifli okumalar <3

                                                      ☯︎

"Neye bakıyorsun bakalım öyle kederli kederli"

Hazırlıksız yakalanmıştım.
Lisede sevdiğim bir çoçuk vardı, ve onun ben de olan tek fotoğrafını da ben çekmiştim.
Şu an da buna bakma sebebim neydi, hiç bilmiyordum.
Onunla yaşadığım her ânı, bir bir yazmıştım telefonda ki  'not'  uygulamasına.
Ve ben bu uygulamayı da, sadece onunla yaşadıklarımı yazmak için kullanıyordum.

Ona, onu sevdiğimi hiçbir zaman söylememiştim.
Söyleyememiştim...
Hep içimde bir korku vardı, nedeni bilinmez.
Hep korktum kaybetmekten, halbuki o hiçbir zaman benim değilken...
Korkularımın yersiz olduğunun farkındaydım, hatta çoğu kez bu korkuyu yenip açılmayı düşünmüştüm.
Ama birkaç saniye içinde, ailem olsun arkadaşlarım olsun herkes, benim bu düşüncemi yargılayıp gözümü korkutmuşlardı.

"Erkekler zor kızları sever evladım, eğer sen gidip açılırsan zor bir kız olmazsın ve çabuk vazgeçilirsin. Zaten seni seviyorsa o gelir açılır yavrum"

"Kanka götü kalkar onun, hayır yani seni hak edecek biri olsa, ben çoktan aranızı yapmıştım. Sen en iyisi uzaktan sevmeye devam et kankacım"

"O bildiğin sapık kızım, aklı kızlarda"

Ve bunların hepsiyle baş etmek zor olduğundan, hep susup uzaktan sevmeye devam etmiştim.
Ben onu, okulun ilk günü, sırada beklerken görmüştüm.
Ben onun güneşten fazla göremediğim gözlerinde, bakışlarında kayboldum.
Çıkmaya çalıştım bu boşluktan, kendimi kaybetmişliğimden.
Bir ara dedim ki, beğenmedir sadece bu, aşk falan değildir, ilk görüşte aşk mı olur?
Ve zaman bana bunun cevabını çok güzel ama acılı bir şekilde verdi.
Evet, ilk görüşte aşk vardı, ve ben ona, güneşe bağlı olduğumuz gibi bağlandım.
Geceye muhtaç olduğumuz gibi muhtaç oldum, daha renginden emin olamadığım gözlerine, o güzel ama beni benden alan bakışlarına.
Onu göremediğim her saniyem bana o kadar acı geliyordu ki, bu işkencelere alışmak zorunda olmayı kabul edemiyordum.
Birkaç güzel ânımız vardı onunla, onun ânı olduğundan belki haberi bile yoktu.
Ben hep yazdım onu, hep anlattım insanlara.
Deli dediler, onun için deli oldum.
Mal dediler, onun için mal oldum.
Bana orospu bile dediler, sadece o yavşağı sevdiğim için.
Gözlerim görüyordu evet, onun bir yavşak olduğundan haberim vardı. Ama kalbim, onun hakkında ne kadar kötü şeyler söyleseler de susturdu insanları.
Bana kendisi gelip bunu söyleseydi bile, benim bu aptal yüreğim onu da sustururdu.

Ve ben elimde olan tek fotoğrafa bakarken gözyaşı döktüğümü, Sena yanıma oturup dizlerimi sıvazladığı için gözlerim ona döndüğünde anladım.
Ben hâlâ o kötü dedikleri herifi, bir türlü unutamıyordum...

"Sana unutamayacağını söylemiştim, ama hep direndin bana. Ne oldu prensesim, yenik mi düştün bana?"
Sena haklıydı, ben onu unutamayacaktım, hafızamı kaybetsem bile...

"Haklısın belki de kanka, ben onu hiç unutamayacağım belki de. Sana hep unutucağımı söylesem bile içimden unutmak gelmiyordu ki...
Ama istesem unuturum"

"Bakk. Gene inatlaşıyorsun benimle. Sen ne yaparsan yap onu unutamayacaksın. İstediğin kadar gaza gel"

Haklıydı, gene, bu konuda haklıydı.
Ben bu konuda çabuk gaza geliyordum, ve tabi ki çabuk sönüyordum.

İlk Ve SonuncuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin