5. GÖZYAŞIYLA YIKANAN KANLAR

75 13 65
                                    

Şarkı: Gripin - Böyle Kahpedir Dünya

🌑

Aradan saatler geçmişti, Yaz hâlâ ameliyattaydı. Denilene göre biz hastaneye geldiğimizde Yaz çok kan kaybettiğinden dolayı nabzı zayıftı, rahminde neden kanama olduğunu henüz öğrenebilmiş değildim, ameliyathanenin önünde ki sandalyede oturup gelecek haberi bekliyordum, sadece kan grubunu sormuşlardı, Nazlı Yaz'la aynı kan grubuna sahip olduğu için hemşireyle birlikte kan vermeye gitmişti.

Uzay birkaç defa bahçeye çıkıp hava almayı teklif etmişti, fakat doktor çıkarda bizi bulamaz diye sandalyeden bile kalkmadığım için o da yanıma oturmuştu.
Yaz'ın telefonu paltosunun cebindeydi, birkaç kere çalan telefona bakmamıştım bile, telefon bir kere daha titreyince bağırarak küfür savurup paltonun cebinden çıkardım. Ekrana baktığımda gördüğüm isimle donup kaldım,

Baba arıyor...

Okulların kapanmasına az kalmıştı değil mi? Doğru. On Nisan'dan sonra gelecekti yine, bana her günümü zehir edecekti her yaz yaptığı gibi.

Uzay koluma dokunduğunda irkilerek ona baktım, "Bulut arıyor, açmayacak mısın?" Nasıl açacaktım ki? Ben zaten kendimde değildim, ablam içeride canıyla cebelleşiyordu, şimdi bu telefonu açsam bile o pislikle konuşabilecek güç var mıydı bende? Ben o kadar güçlü değildim, alışmıştım onun bana yaptıklarına, alışmıştım aynı şeyleri yaşamaya, fakat alışmak hâlâ korktuğum gerçeğini değiştirmiyordu. Bu aramayı güçlü biri olsaydım açıp çatır çatır cevabını verirdim, ama ben korkağın tekiydim. Her şeye gücüm vardı, cesaretim vardı, ama basit bir aramayı yanıtlamaya gelince cesaret denilen şey beni yüz üstü bırakıp gidiyordu. Bulut Ünal benim cesaretimin üstünden korkularımla birlik olup ezerek geçiyordu.

"Açsanda konuşamazsın ki, gerçi konuşsan bile nasıl açıklayacaksın durumu?"

Uzay telefonu elimden yavaşça alarak aramayı reddedip telefonu köklüce kapattı, benden kendisiyle ilgili önemli bir durumu neden saklamıştı Yaz? Ben onu yargılamazdım ki, ben ablamı hiçbir zaman üzmek istemezdim, benim hayatım Yaz üzerine kuruluydu zaten. Ellerimi boğazıma götürüp ovuşturdum, annemin ölüm anı gözümün önünde canlandı birden, gözlerimin önünde, başı kucağımdayken vermişti son nefesini, Annesi kucağında ölen bir çocuktum ve annem için üzülmeye zamanım bile olamamıştı, önce annemin kokusundan uzak kalmıştım, sonra ise çocukluğumdan. Bir zincire uzanan boynuma vurulmuş pranga bile annemin kokusundan mahrum kalmam kadar canımı yakmamıştı, kim daha acımasızdı?

Anneannem bana annemden kalan bir hatıra gibiydi, annemin kokusu vardı onda. Ara tatillerde yanına gelirdim, ama çok değil birkaç hafta önce o da gitmişti. Şimdi Yaz da giderse ne anlamı kalırdı yaşamanın. İnsanın ailesi olmayınca ne yapardı, nasıl yaşanırdı ben bilmiyordum. Uzay beni ailesi yerine koymuştu, böyle nefes alabiliyordu, bende tamamen Uzay'a bağlansam, öyle yaşayabilir miyim? Gerçi buna da ne kadar yaşamak denirse!

Hayır hayır, Yaz'a hiçbir şey olmayacak, biz buradan birlikte çıkacağız, bir kere daha sevdiğim birisini toprağa verecek güç kalmadı bende. Benim bunca şeye katlanma sebebim Yaz'dı, şimdi o da giderse ben nasıl dayanırdım? Acının eşiğinden içeriye girmiştim, dışarıda ki mutluluğu bilmiyordum, nasıl bir sınavdı bu benim başımdan geçenler?!

Nazlı kan verdikten sonra olduğumuz yere gelip, karşıda ki koltuğa oturdu. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı, kendi telaşımı ona da bulaştırmış olmalıydım.
Ameliyathane'nin kapısı açıldığında içeriden doktor çıktı, oturduğum yerden kalkarak doktora doğru adımladım, fakat doktor aceleyle yanımızdan geçip gittiğinde yine yanıtsız kalmıştım ve ablamla ilgili bilgi alamamıştım, neler oluyordu şu an içeride? Saatlerdir hiçbir haber alamıyorduk Yaz'a dair, ameliyat nasıl ilerliyordu, Yaz'ın durumu neydi?

GÖLGEDE YAŞAYANLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin