13. HİSLER VE SAVAŞLAR

64 9 71
                                    

Şarkı: Yalın - Olmasa Da Olur
Melike Şahin - Tutuşmuş Beraber
(Batu'nun Gece için hislerine uyan ve bu bölüme ikisi için cuk oturan bir şarkı şahsımca)

Hoş geldiniz. Yıldıza basarak geceye bir ışık yakmayı ve yorumlarınızla bölümü süslemeyi unutmayın. Sizi seviyorum✨🌙

Instagram: golgedeyasayanlarofficial
elvannakil
TikTok: golgedeyasayanlar


🌑

Gidemediğim yolların savaşı vardı içimde, varamadığım hayallerin, olasılık vermediğim ihtimallerin savaşı vardı. Çözülemeyen, hem ruhuma, hem boğazıma düğüm olan ihtimallerin savaşı. Olması olası ama olamayacak hayaller vardı kafamda. Hisler vardı, yenilmeye hazır olduğum ama savaşlarımın üstün geldiği hisler. İlk defa bir savaşımı sonraya saklayıp aşka yenilmiştim, hislerime yenilmiştim. Daha küçüktüm ama toy değildim, tecrübe yaşanılarak kazanılan bir şeydi ve ben nefes aldığım her an verdiğim savaşla tecrübe etmiştim. Küçüktüm ama toy değildim, hislerim küçük bir çocuğa ait olabilirdi ama asla toyluk değildi.
Savaşı bırakmamak için elime aldığım ipler boynuma dolanırken de, kullandığım hançerin sivri ucu göğsümü deldiğinde de pes etmemiştim ben, nefesim beni terk ederken kendime bile direnmiştim. Hislere yenilmek kendi tercihimdi. Aşk; kapımı çaldığında sonuna kadar açmamıştım, Batu o aralıktan sıyrılarak ulaşmıştı bana.

Gidemediğim yerlerin savaşı vardı, yolların, kuru bir toprağın soğukluğu esiyordu tenimde. Ölmemiştim, ölmem için çok uğraşılmıştı ama pes etmemiştim. Ölürken, nefesim beni terk ederken uyanmıştım, yaşamak benim için tek yoldu çünkü. Öldüğümde bu dünyada bir izim olmayacaktı, çünkü hep derdim kendi kendime.

İz bırakanlar unutulmaz, unutulanlar da hiç hatırlanmaz...

Yok olup gidecektim bir gün bu dünyadan, ardımda bir iz bırakmadan, kimseye ilaç olamadan. Yaralarım iyileşmeden gidecektim. Fakat Batu değmişti yaralarıma, yaralarımın altında yatan darbelere kadar görmüştü beni. İyileştirmek istememişti, birlikte iyileşelim istemişti. Dağlar kadar fark vardı bu iki şey arasında.

O kadar uzaktım ki kendime, kendimi tanımadan o kadar çok gün geçirmiştim ki, bana ne iyi gelir, neye üzülürüm, ne beni ağlatır, korkunca bana ne olur bilmiyordum. İnsanın kendini bulduğu bir yaş olurdu, peki ya kendisini tanımayan bir insan nasıl bulacaktı? Neyi ne zaman hissettiğini bilmeyen, duygularının terazisi sürekli şaşan birisi kendisini hangi ara tanıyıp, nasıl bulacaktı? Kendini tanımak nasıl biri olduğunun farkına varmak demekti, kendini bulmak ise hayatı nasıl yaşamak istediğinin farkına varmak demekti. İkinci aşamaya geçmek için birinci aşamayı tamamlamış olman gerekirdi, peki ya kendine geç kalmış bir insan nasıl başaracaktı bunu? Ben kendime geç kalmıştım.

Hislerimin götürdüğü yangınlarda yanarken, savaşlarımın ortasında elimdeki kılıç yere düşmek üzereydi. Beni yoran artık yalnız kalmamdan ziyade, yalnız hissetmemdi.

Göğsümde bir duman tütüyordu, düştüğüm yangından ötürü.

Ölümün uç köşesinde durup o fırtınaya inat uçurumdan aşağıya bakmıştım, dalgası beni bakarken bile yutan denize gözümü dikip bakmıştım, öyle bir dik durmuştum ki kasırga bile kopsa beni o uçurumdan itemeyecek gibiydi. Savaşımın ortasında geçmişime bakmak hata mıydı? Bir ailem yoktu, teyzem, dayım, halam, bir amcam vardı çok küçükken tesadüfen duyduğuma göre ama benim hayatımda ne gibi bir rol oynamıştı ki?

GÖLGEDE YAŞAYANLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin