15. ÖLÜM PERİSİ

36 3 13
                                    

Şarkı: Model - Sarı Kurdeleler
Model - Pembe Mezarlık
Ali Atay - Yalan

Hoş geldiniz. Yıldıza basarak geceye bir ışık yakmayı ve yorumlarınızla bölümü süslemeyi unutmayın. Sizi seviyorum🐚🌑🕊️

Instagram: golgedeyasayanlarofficial
elvannakil
TikTok: golgedeyasayanlar
Twitter: elvannakil

🌑

Işığı kör eden cennet, cehennemden daha çok acı verir. Ulaşabileceğin sonsuz güzellikler vardır, sınırsız uzanıp kavuşabileceğin meyveler, uzun bir bahçe, istediğin her şey vardır ama görmediğin müddetçe hiçbir anlam ifade etmez. Kıyamette kimse birbirini tanıyamayacakken, cennette sevdiklerinin suretine bürünmüş melekler görürmüş insanlar. Çok seviyorsun ama öyle bir an geliyor ki sevdiğini tanıyamıyorsun, sonra belki o cehennemde günahlarının bedelini ödüyorken sen o olduğunu sanarak bir meleğe aşık oluyorsun. Araf... cennet ve cehennemi ayıran o ince çizgi. Aşağısı cehennem, düşersen yanarsın, ilerisi cennet, bakarsan umudu bile içinde çiçek açmaya yeter. Fakat sen araftasın, bilinmezlikte.

Ölü ruhlar, kaybolmuş bedenler ve inanmış zihinler. Ruhun kavrulması daha çok can yakarken cehennemde bedenler yanar, Tanrı'nın sonsuz merhameti biraz da buradan belli olur. Şeytanı var eden de, meleği var edenle aynı, Tanrı. Her şeyi yok edecek ve var edecek bir güce sahip, şeytanı yok edebilir, kötülüğü uzak tutabilirdi, fakat o tercihi kullarına sunduğu için şeytanı var etti. Böylelikle dünya bir düzene alıştı, böylelikle insanlar ikiye bölündü. İyiler, kötüler... fakat unutulan bir seçenek daha vardı.

Arada kalanlar. Ne kötü olmayı, nede iyi olmayı başaramayanlar.

Siyah varsa daima beyaz da vardı, gri ise ikisinin arasına sıkışmış bir renkti. Var etmeyen ama yok da etmeyen.

İnsan ruhu terk edilmeye alışıktı, doğduğunda bile tadabileceği bir duyguydu bu.

Düzen. Denge veya eşit terazi, her ne denilirse denilsin bu dünyanın gerçeği buydu. Tanrı'ya inancı olmayan bir insan bile içten içe düşünürdü bu ihtimali, Tanrı olmasaydı tüm bu yaşadığı mucizeler veya başına gelen felaketler neydi? 

Benim küçücük kasvetli bir odada ekmek kırıntılarıyla ve arada verilen suyla hayatta kalmamın sebebi başka ne olabilirdi ki?  Dünyada cehennemi yaşamıştım, alevin her zerresini bedenimde hissetmiştim, kaburgalarıma inen darbelerde, göğsümde açılan yarada, karnımda artık aldığım darbelerden dolayı moraran ve beni geceleri sancıdan uyutmayan izlerde, cehennemi yaşamıştım ben. Misliyle.

Cenneti göremeden cehenneme düşmüştüm, araf artık çok uzaktaydı, buradan cennete açılan bir kapı varsa bile benim göremeyeceğim uzaklıkta olduğu kesindi. Cehennemde beni diri diri yakan o zebaninin adı Bulut'tu. Bulut Ünal. Benim öz ve öz babam.

Benim elimi sıcak sudan soğuk suya değdirmemişti, benim elimi alevlerin içine bastırmıştı.

Gece... Gece Ünal değil, Gece. Soyadı bile ona zarar veren, tüm benliğini kızgın ateşlerde büyütmüş o kız çocuğu.

Bir kız çocuğu ölmüştü o bodrum katında, ruhu ise büyümüştü, büyüyüp kadın olmuştu. Gerçeklerden kaçmayan, hayallerle yaşamayan, umudu çocukluğunun mezarı başına bırakan bir kadın. Gece. Karanlığa yakın, aydınlığa uzak, sabaha birkaç saat kala.

GÖLGEDE YAŞAYANLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin