12. KANLI OYUNLAR

91 10 17
                                    

Şarkı: Anıl Emre Daldal - B.
Ozbi & Melek Mosso - Hadi Gittik
Grup Gündoğarken - Ellerimde Çiçekler

Yeni bölüme hoş geldiniz, kitabın akıbeti için yıldıza basarak karanlığımıza bir ışık yansıtmayı ve satır aralarını güzel yorumlarınızla doldurmayı unutmayın. Sizi seviyorum, iyi okumalar. 💖
(Bölüm çok uzun, soluklanın ve eğlencenin tadını çıkarın)

🌑

Bazı sabahlar vardır, geceyi zor devirerek sabahı bulmaya uğraştığınız. Bazı geceler vardır, yaşanmamasını istediğiniz. Ve bazı anlar vardır, değiştirmek için her şeyinizi vereceğiniz. Sizi çok seven bir yüzü unutursunuz, fakat nefretin aklınıza kazıdığı insanın yüzü orada bir köşede asılı kalır. Dönüp baktığınızda hâlâ hatırlıyorsunuzdur. Garip geliyordu, annemin yüzünü, sesini unutmam ama Bulut'un her şeyini hatırlamam garip geliyordu ve kendime, zihnime öfkelenmeme sebep oluyordu. Kötü bir anının tohumları ekiliydi hafızamda, hatırlamak istemediğim anılardan birisi düştü o an zihnime. Sahnenin ortasına yerleştiğinde zihnimdeki kırmızı perde aralandı, geçmiş tiyatro oyunu gibi canlandı aklımda.

Yaş on.

Bodrum katında zeminde uzanıyordum, burnumdan akan kan kurumuştu, dün içtiğim suyun hemen ardından istifra ettiğim için sıvı kenarda duruyordu. Ayak ucumda. Kapı aralandı gri ağırlıklı odada, babamın siyah deri ayakkabıları girdi görüş açıma. Ardından kapı kapandı, tepedeki pencerenin izin verdiği kadar süzülen gün ışığı kapının kapanmasıyla tozunu havada gözler önüne sermişti. Geçen sene yaşadığım şeyi babam bana tekrar yaşatıyordu, sadece su vardı yine, ekmek kırıntısı da yoktu. Cezalıydım çünkü. Annemi rüyamda görmüştüm ve uyku halindeyken sayıklamıştım, ardından karnıma yediğim sert tekmeyle uyanmıştım.

Kendime gelemiyordum yediğim darbelerden dolayı, çığlığımı bastırmıştı babam, sessizce kıvranıyordum beton zeminde bende. Çığlık atmıyordum çünkü babam yasaklamıştı, çığlık atmıyordum çünkü kimse duymamıştı.

Babam odanın benden uzakta olan köşede bulunan demir sandalyesini çekerek oturdu, bacak bacak üstüne atarak cebinden çıkardığı tütün kutusunu dizinin üstüne bıraktı. Gözlerim net görmüyordu ama babam burada olduğu için uykuya direniyordum, uykumda annemin ismini sayıklarsam yine darbelere maruz kalacaktım. Çıkardığı kağıdı üst bacağına serip açtı, kutudan çıkardığı kahverengi gibi görünen tütün yapraklarını kağıda serdi ve yavaşça, özenle sardı kağıdı.

"Bazen sorguluyorum biliyor musun Gece? Annene niye bu kadar benzediğini." Sesimi çıkarmadan dinledim, konuşacak halim de yoktu zaten. Sardığı tütün yaprağı sarılı kağıdı elleriyle düzeltti, diliyle kenarını yapıştırdı ve dudaklarının arasına bıraktı. Bana bakmıyordu, kumaş pantolonun cebinden çıkardığı çakmakla sigaranın ucunu ateşledi. Çakmağı boştaki eliyle çeviriyordu, diğer eliyle ise iki parmağının arasına sıkıştırdığı sigarasını tutuyordu.

Burası zaten basıktı, havasızdı ve babam tütün sigarası yakınca daha da kötüleşiyordu odanın havası. Böyle olduğunda nefesim daralıyordu, fenalaşıyordum.

"Yaz da annene düşkün ama o senin kadar benzemiyor annene. Sonra buldum cevabı," dedi ve sigarasından bir duman çekip dudağından uzaklaştırdı. Dudaklarını araladığında duman dağıldı, nefesini verdiğinde ise burnundan da duman süzüldü. "Yaz kimseyi örnek alacak kadar önemsemiyor, anneni bile. Yaz kendisinden vazgeçilmesini istemiyor, kendisini vazgeçilmez sanıyor. Ama sen tam tersisin, bu hayatta doğdun doğalı bir tek anneni önemsiyorsun, uyurken bile. Örnek alıyorsun anneni. Ama sen vazgeçilebileceğini düşünüyorsun, kendini kusursuz bulmuyorsun. Annen gibi." Dediğinde sessiz bir gözyaşı şakaklarıma doğru ilerledi ve yağlı saç diplerime karıştı.

GÖLGEDE YAŞAYANLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin