Sınır: 33 yorum, 13 oy.
...
İnsanlar hiçbir zaman senin onları çözmeni istemez. Sen de isteme. Çözersen, çözülürsen: Bağlanırsın...
Gözlerinde korkuyu, endişeyi ve şaşkınlığı gördüğüm adam, şu kısacık sürede nedensizce telaşlanmış ve bunu bana karşı kullanmayıp çevresindeki herkese yansıtmayı başarmıştı. Herkesi azarlıyor, kızıyor ve bağırıyordu. Öyle ki Doktora dahi işini öğretmeye çalıştığı dakikalara şahit olmuştum.
Tüm bu yaygara sadece bayıldığım için değildi. Aptal burnum kanayana kadar sakinleştirmeyi başarmıştım oysa. Şimdi ise deli dana gibi ortada dolanıyordu işte.
Burnumdaki pamuğu çektim ve sıkıntıyla yanaklarımı şişirip sesli bir şekilde nefesimi verdim. "Ay yeter artık! Gına geldi." Pamuğu cam tabağa, diğer kanlı pamukların yanına koydum ve yataktan kalktım. "Oturur musun?" dedim ve kolundan tutup arkasındaki pufa ittim.
Beni ikiletmeden pufa oturduğunda dudaklarıma ulaşan kan ile yüzümü buruşturdum. O ise daha çok kaşlarını çatmış ve Doktora kötü bir şekilde bakmaya başlamıştı.
Elimin tersiyle kanı sildim. "Ona bakma! Suçu yok." dedim ve önüne geçip Doktor ile olan bağlantısını kestim. "Psikolojik bu. Küçüklüğümden beri var." dedim ve komodinin üzerine konulmuş temiz pamuklardan bir tane daha alıp burnuma tuttum.Doktor, "Kan değerleriniz ve kalp atışınız gayet normal. Dediğiniz gibi psikolojik bir durum. Bir Psikolog ile..."
"Zaten bir Psikolog ile görüşüyorum Doktor Hanım. Teşekkür ederiz. Gidebilirsiniz." diyerek lafını böldüğümde minnettar gözleri bir süre üzerimde oyalandı. Hemen ardından çantasını, eşyalarını toplayarak hizmetçilerle beraber odadan çıktı.
Arkamı döndüm ve kapıya yaklaşan, adının Beril olduğunu bildiğim, bu sabah kimliğini kullandığım kıza, "bana bir bardak su getir." dedim tahammülsüzlükle.
Onaylar anlamda kafasını salladı ve beyaz sehpanın üzerindeki cam sürahiyi alıp bir bardak su doldurdu.Burnumdaki pamuğu çektim ve Beril'in uzattığı su bardağını alıp komodinin üzerine bıraktım.
"Çık dışarı." dedim Beril'in yüzüne bakmadan.Arkamdan kapı sesi duyulduğu sırada komodinin çekmecesinden çıkardığım hap kutusunu aldım. Hapı çıkarıp içtiğim sırada, "o içtiğin ne?" diye sordu Pars Kara.
Son yudumumu alıp bardağı komodinin üzerine bıraktım ve arkamı dönmeden. "Deli ilacı." dedim onu dalgaya alıp yüzüme alayla bir gülümseme yerleştirerek.
Ayağa kalktığını pufun çıkarttığı sesten anlamıştım, yavaş adımlarla cama - camın yanındaki bu sabah çizdiğim resmime doğru ilerliyordu.
Arkamı döndüğümde parmaklarını yavaşça, kuruduğunu bilmesine rağmen bozmaktan çekinircesine nazikçe resmimin üzerinde gezdirdiğine şahit oldum. Yavaş adımlarla yanına gelip resmin sağına geçtim ve kollarını göğsümün altında kavuşturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Gül: Masumiyet
Misterio / SuspensoGece üç civarıydı, uyanıktım. Gözlerim kan doluydu, pınarlarımdan akan yaşlar her ne kadar durulmuş olsa da kalbimin derinliklerine yerleşen yangın hâlâ varlığını sürdürüyordu. Düşündüm, bir müddet sessizliğe adadım kendimi ama bitmiyordu, geçmiyord...