AYNI GEÇMİŞE AÇILAN PENCERELER

666 74 223
                                    

Bölüm şarkısı; KÖFN - Bi'Tek Ben Anlarım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı; KÖFN - Bi'Tek Ben Anlarım.

Ben bir yolsuzum. İçimde depreme dayanıksız duygular var. Şimdiye dek yıkılması gereken kanunsuz hisler. Bunca zaman onları, nefretle diktiğim ihtişamlı gökdelenlerin gölgesine sakladım. Diğerleriyle aynı olduklarını kanıtlamak için üzerlerine kalın sıvalar çektim ama ilk sarsıntıda çatlaklarının gün yüzüne çıkacağını bilemezdim.

Yıllar önce bu virane duyguları yıkmam gerekirdi ama her tuğlasını ellerimle koyduğum bir temele balyoz indirmek çok zordu. Bu sahtekarlığın bedelini ödeyecektim. Ruhumdaki kaçak hisler yerle bir olduğunda göçük altında kalan onurum, ödeyebileceğim en ağır kefaret olacaktı.

Utanıyordum. Kanı, avuç içlerime işlemiş olan annemden; merhametinin karşılığını ihanetle almış olan babamdan ve en çok da kendimden. Aylarca hastane kapısındaki her kıpırtıyla sefil bir şekilde çırpınan kalbimden utanıyordum.

Vefa Deniz pişkince hayatını sürdürürken ondan geriye kalanlara hala yer verdiğim için kendimden nefret ediyordum ama bitmişti. Artık ona dair belkilerim yoktu. Belki bir açıklaması vardır, belki pişmandır, belki zorunda kalmıştır... Bugün bana çorba yapmamamı söylerken en ufak bir suçluluk duymadığından emin olmuştum. Onu affetmem mümkün değildi ama en azından üzgün olduğunu görmek isterdim.

İfadesinde küçücük bir mahcubiyet yakalayabilseydim bir zamanlar kalbi olduğuna inanırdım ve bu, daha az kandırılmış hissettirdi.

Yorganın altındaki bacaklarımı biraz daha kendime çekip serin nevresime iyice sarıldım ve çenemi dizlerime koydum. Vefa Deniz gittiğinden beri sadece oturuyordum. Bakışlarım boşluktaydı. Nereye baktığımı bilmiyordum ya da ne gördüğümü, buna rağmen gözlerimi kırpmadan bakıyordum.

O gittikten sonra odaya bir kadın gelmişti. Orta yaşlarının sonunda, konuşmaya hevesli bir kadındı ama benden herhangi bir yaşam belirtisi göremeyince elindeki kahvaltı tepsisini bırakıp gitmişti. Kendimle baş başa kaldığımdan emin olunca Vefa Deniz'in kıyafetlerini yere fırlatmış, iç çamaşırlarımla yatağın içine girmiştim. Üşüyordum ama onun kıyafetleri, beni ısıtacak son şeydi.

Kitlenmiş bir şekilde dururken telefonum çalmaya başlayınca arayan kişiye baktım. Numara kayıtlı değildi. Şuan bankacılarla ya da telefon pazarlamacılarıyla uğraşmaya halim yoktu, bu yüzden ekranı kilitleyip geri koydum. Aynı numara ikinci kez aramaya başlayınca derin bir iç çekip yeşile bastım. "Düşük faizli kredi istemiyorum," diyerek çıkışacağım sırada kulağıma dolan vurgulu ses beni durdurdu.

"Uyandırdım mı?"

Vefa Deniz'i duymak içimdeki nefret ateşini körüklerken yorganı avuçlayıp sıktım. "Evet," dedim donuk bir tınıyla. Ekstra açıklama yapmaya lüzum görmeyince kısa bir sessizlik oluştu.

"Numaramı kaydetmen için aradım."

Konuşurken en yumuşak tonlamasının bile emredici olması, sinirli bir gülüş atmama sebep oldu. O, babamdan sonra tanıdığım en kibirli adamdı. Geldiği yere sırt çevirse de karakterini döven çekici değiştiremezdi. Vefa'ya uzaktan baktığımda bile Rıza Sözeri'nin işçiliğini görebiliyordum ama hain çıkması, babamın kabahati değildi. Kalitesiz bir malzeme yüzünden demirciyi suçlayamazdım.

KELEBEK UYKUSUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin