Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Yuki odamdan çıkmazken ben bilgisayarıma geçmiş oyun oynamaya başlamıştım. Ona karşı ne yaptığımı bilmiyordum ve yeterince beynimi zorladığım için olayları akışına bırakmaya karar vermiştim.
İstediği gibi triplenebilirdi, nasılsa sonunda bana gelecekti.
Böyle düşünerek başladığım oyunumla birlikte dört saati geride bırakırken gözlerim arada odamın kapısına kayıyordu. İğnelerin onu etkilediğinden bahsetmesini hatırlayarak iyi olup olmadığını düşünsem de özellikle kulaklıklarımı takmamıştım. Böylece içerden bir ses gelirse rahatlıkla duyabilecektim ve herhangi bir ses gelmemişti şimdiye kadar.
İçimde bir kısım meraklansa da umursamadan ekrana döndüğümde kapının çalmasıyla kaşlarımı anlık olarak çatmıştım. Karakterimi güvenli bir alana çektikten sonra yavaşça yerimden kalktığımda kapalı olan odama bir bakış atsam da gelebilecek kişiyi tahmin ettiğim için oranın öyle kalmasına karar vererek dış kapıya ilerlemiştim.
Çelik kapıyı açmamla tahminimde yanılmadığımı anlarken bizim bacaksız çıkarttığı terliklerini dışarda bırakarak kolumun altındaki küçük yerden içeriye girmişti.
"Günaydın Baha!"
Neşeli bir şekilde konuşarak direkt koltuğuma oturan bücüre bakarak kapıyı kapattığımda mutlu mutlu etrafa bakınıp ayaklarını sallıyordu.
Anlaşılan Sibel abla yine işteydi.
"Annenin haberi var mı?"
Klasik sorumu sormamla kafasını onaylar şekilde sallarken gülümsemişti.
"Merak etme zaten sadece sana gelmek için evden ayrılıyorum sadece, hem annemden gizli bir yere de gitmem."
Güzelce yetiştirilmiş olan bedene karşı kafamı onaylar anlamda sallarken ona meyve suyu katmak için mutfağa geçmiştim ki Emir bir daha konuşmuştu.
"Kedin nerede?"
Asıl gelme sebebini söylemesiyle güldüğümde omzumun üzerinden ona bakarak kaşlarımı kaldırmıştım.
"Çocukları sevmeyen bir kedim var Emir. Senden kaçıyor hayvan."
Doğruları söylesem de sesimi yumuşak tuttuğum için Emir bunu umursamazken gözleri ile etrafa bakınıp geriye yaslanmıştı.
"İlerde sever."
Kendinden emin bir şekilde arkasına yaslandıktan sonra oyunumun açık olduğu ekranıma baktığında ilgiyle ayağa kalkıp oraya ilerlemişti.
"Oyununa bakabilir miyim?"
İzin alarak bana bakmasıyla kafamı sallarken onun koltuğuma oturduğunu belirten sesleri duymuş ve aldığım bardağa meyce suyunu boşaltmıştım. Mutfaktan çıkarken gözlerim anlık olarak odama kaysa da henüz ses gelmediğini gözlemleyerek derin bir nefes aldığımda elimdeki bardakla masama ilerlemiştim.