Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yuki peşimde kuyruk gibi dolaşırken gözlerindeki istekli ifadeyi görüyor ama görmezden gelerek çaktırmadan gülüyordum.
"Ne zaman çıkacağız?"
Hevesle konuşan beden aniden durmamla kafasını sırtıma vururken geri dönmemle onu çok yakınımda bulmuştum. Gözlerindeki hevesi kaybetmeden bana bakarken dağınık duran saçlarını düzeltmek için elimi kaldırıp saçlarının arasına sokmuştum.
Hissettiğim yumuşak tellerle yüzümdeki gülümsemeyi fark ederken Yuki sakince durup kafasını kaldırmış ve işimi bitirmemi beklemişti.
"Ee, cevap vermedin."
Kafasını yana eğerek ellerini tişörtümün ucuna getirdiğinde parmaklarıyla hafifçe kavramış ve çekiştirerek yerinde sallanmıştı.
"Üzerindeki tişörtü değiştirdiğimiz zaman çıkarız."
Yuki sürekli benim aldığım şeyleri yiyor ya da giyiyor olduğu için bugün onu dışarıya çıkartma kararı almıştım. Kendi istediği şeyleri alırsa daha iyi olur diye düşünmüş ve bu fikri ona da sunmuştum. Karşılığına deli gibi mutlu olan bedeni tabii ki beklemiyordum.
"Yıllardır böyle bir şey yapmadım! Çok heyecanlıyım."
Yerinde zıplayarak odama giren bedeni takip ettiğimde çoktan dolabımı açmış olan Yuki'nin yanına gelmiştim.
"Hava sıcak gibi duruyor, bu gömleğini giyebilir miyim?"
Askıdan aldığı siyah, yakası açık ve salaş duran gömleğimi çıkartmasıyla ikilemde kalırken bana dönerek ışıl ışıl gözlerle bakmıştı.
Bu gömlek bana bile açık gelirken onun vücudunda nasıl duracak bir fikrim yoktu. Biraz... seksi bir gömlekti sanki.
"İstersen başka bir şey seç."
Onun kalbini kırmamak için sakince konuşmamla gözlerindeki ifade kaybolmazken elindeki gömleği daha da sıkı tutmuştu.
"Bunu giymek istiyorum. Altıma da siyah pantolonunu giyerim."
Eskiden kalma ve henüz atmadığım siyah pantolonumdan bahsettiğini bildiğim için kafamı sallarken nasıl görüneceğini tahmin edebiliyordum. Ve bu biraz yerimde kıpırdanmama neden oluyordu. Ne vardı başka bir şey giymeye heveslense?
Yuki rahat giyinsin diye arkamı dönüp odadan çıkacağım sırada çoktan üzerindeki tişörte uzanıp çıkartan bedenle kasılmış ve hızla arkama dönmüştüm.
Gözlerimin önünde canlanan pembe tepecikler, bembeyaz ten ve minik bir göbüş aklıma kazınırken odadan çıkarak salona girmiş ve ayakta öylece durmuştum.
Kediyken güzel olan çocuk insanken de çok güzeldi. Ve bu benim aklımı kurcalamaya başlamıştı...
Gerçi sürekli bana yaklaşan, yakınlık kuran ve kucağımdan inmeyen bu yabancı bedene karşı böyle hissetmem çok normal geliyordu.
