Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aldığımız eşyaları taşırken bir yandan da önümde mutlulukla ilerleyen Yuki'yi izlerken önünden geçtiğimiz mağazaya bakarak içeriye girmiş sonra da bana dönerek gülümsemişti.
"Burası son yer olsun tamam mı? Zaten yeterince aldık."
Gözlerime bakan bedeni onaylamamla hızla rafların arasına karıştığında burasının yastık, yorgan gibi şeyler satan bir mağaza olduğunu yeni fark etmiştim.
Bir köşede duvar halıları varken satılan eşyaların fazlasıyla güzel ve modern durduğunu görmemle gülümsemiştim.
Yuki'nin cidden benimkine çok benzeyen bir zevki vardı ve eve aldığı şeyleri kullanırken gözüme batmayacağına oldukça emindim. Hatta öyle ki, Yuki çoğu şeyi ikili olarak almış ve arada dönüp bana bakmıştı.
Bu hareketine karşı çıkmadığımı görmesiyle daha da heveslenirken bu haline gülmek dışında tepkiler vermemiştim, yine saçma sapan bir şey yapıp o üzgün haline dönmesini istememiştim.
"Ayyy!"
Resmen minik, sessiz bir çığlık atan Yuki ile hemen yanında durduğumda baktığı duvar halısına odaklanmıştım. Yine lila tonlarında sevimli, yıldızların süslediği bir halıydı. Gözlerinden kalpler çıkartan bedene bakarak kafamı salladığımda hemen elleri arasına almıştı.
"Sen mükemmel bir insansın!"
Bana yaklaşıp yanağımdan öptükten sonra hızla diğer kısma ilerleyen Yuki'nin ardında kaldığımda ne yapacağımı bilememiştim.
Ulan daha saatler önce neler diyordum şimdi ne yapıyordum.
Kafamı iki yana sallayarak güldüğüm sırada Yuki'nin yanındaki bedeni fark ettiğimde kaşlarımı çatarak oraya doğru ilerlemiştim.
"Cidden pardon, ben bir an görmedim sizi."
Yuki'nin hafif gülümseyerek konuşması ile karşısındaki adam gülümserken gözlerinin Yuki'nin açık olan göğsüne hafifçe değdiğini görmemle kasılmıştım.
"Hiç önemli değil, moru seviyor olmalısınız. Tamamen ürüne odaklıydınız."
Gülümseyerek konuşan adamla birlikte Yuki hızlı hızlı kafasını salladığında beyaz saçları uçuşmuş, gömleğinin omzu hafifçe kaymıştı.
Siktir.
Hızlı adımlarla aralarına girerek Yuki'yi kendime çektiğimde uzanıp gömleğinin omuz kısmını düzeltmiş ve hafifçe kedime gülümsemiştim.
Bu hareketimle Yuki şaşırsa da nefesini tutarken elimi beline doğru sararak karşımdaki adama dönmüştüm.
"Merhaba."
Yüzümde bir gülümseme olsa da sesimdeki sert tonla karşımdaki adam da yapmacık bir şekilde güldüğünde gözleri kısa bir an Yuki'nin belinde olan elime kaymıştı.
