Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Önümdeki sandığı alarak geriye dönmemle arkamda duran Selim'i gördüğümde ikimizin karakteri de karşı karşıya kalmıştı. Faremi sağ sola hareket ettirerek susması için hareket yaparken onun karakteri de aynısını yapmış ve bu kendimi sıkarak gülmemi sağlamıştı.
"Oğlum neredesiniz lan? Alt tarafı bir sandık arıyoruz, herkes kayboldu."
Savaş hafif korkmuş bir şekilde konuşurken bu korkusunun nedeni adanın içinde var olan ayıdan kaynaklıydı. Bulduğu kişiye maksimum dört kez vuruyor onda da karakteri direkt olarak öldürüyordu. Savaş da bundan korktuğu için şimdi yalnız kalmış olmalı ki bizimle konuşmuştu.
"Neredesin sen?"
Tolga konuşurken arakadan klavye sesleri de gelmiş hemen ardından Savaş araya girmişti.
"Dağ gibi tepe gibi bir şey var ya, onun sağından gir devam et- ANAN AMA OROSPU ÇOCUĞU!"
Kulaklıktan gelen yüksek sesten kaynaklı yüzümü buruştururken kucağımda yatan Yuki bile kafasını kaldırıp bana bakmış tüylerini okşamamla yeniden kafasını bacağıma yaslamıştı.
"Ne oluyor lan?"
Tolga'nın sorması ve Savaş'ın anlamlandıramadığım sesler çıkartarak bağırmasıyla etrafa bakındığımda biraz ilerde Savaş'ı görmüştüm. Karakteriyle koşuyor, zıplıyorken hemen ardından onu kovalayan kahverengi ayıyı görmek kahkaha atmama neden olmuştu.
Savaş bağıra bağıra önümde yok olurken ben arkasından bakarak geri dönmüştüm. Dönmemle aynı şekilde bana bakan Selim'le karşılaştığımda bu sefer ilk olarak o karakterini sağa sola sallamıştı. Bu ona yardımda gitmeyelim demekti. Kendince intikam alan arkadaşıma karşı kafamı sallarken ikimiz de ters köşeye doğru giderek adayı keşfetmeye devam etmiştik.
"Tolga! Yardım et!"
Savaş'ın kaçma macerası hâlâ devam ederken Savaş ilerlemiş ve yerde duran çiçeklerden kopartmıştı. Bu pislik hali hoşuma giderken gülümseyerek ben de onu takip etmiştim ki hemen karşımıza Savaş çıkmıştı.
"Kaçın oğlum kaçın! Geliyor lan!"
Onun bağırmasının hemen ardından gördüğüm ayı kükrerken "Siktir!" diyerek karakterimi geriye çevirmiş ve resmen w tuşuna abanarak koşmaya başlamıştım.
"Oğlum vursak ya buna!"
Selim'in panik dolu sesini duymamla ağzımı açarken arada arkama bakmak istesem bile bunu yapmıyor, sadece koşuyordum.
"Salak mısın lan sen? Neyle vuracağız hayvana, çiçek sapıyla mı?"
Elimizde hiçbir silah yokken tüm silahları Tolga'ya verdiğimiz için tek kurtarır yolumuz onu bulmaktı.