Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Duyduğum şiddetli düşme sesiyle gözlerimi açtığım anda günün yeni yeni aydınlandığını gördüğümde kaşlarımı çatmış ve ne yaptığımı bile bilmeden yere doğru eğilmiştim.
Gözlerim yerde yatan ve bana iri iri gözlerle bakan Yuki'yle kesişirken uykulu uykulu kafamı taşıyamamış ve yatağa yaslayarak kedime bakmaya devam etmiştim.
"Oğlum..."
Yorgun bir şekilde konuşmamla miyavlama sesi kulağımı doldurduğunda "İyi misin?" demiş ama cevap alamadan yeniden uyumuştum. Ne kadar zaman geçti bilmesem de yeniden yatakta hareketlilik olurken saçlarımın arasında gezinen hareketli bedeni hissetsem de çoktan uyumuştum.
Saatler sonra artık nihayet gözlerimi açtığımda etrafta dolanan bir Yuki beklerken göğsümde hissettiğim ağırlıkla kafamı eğmiştim.
Yuki, göğsüme çıkmış sere serpe yatarken bu görüntü hoşuma gittiği için gülümsemiş ve kafamı yeniden yastığıma bırakmıştım.
O an kedimden minik bir mırlama çıktığında onu uyandırdığımı düşünerek elimi tüylerine atmış ve hafifçe okşamıştım.
"Günaydın."
Mırıl mırıl konuşmam minik bir miyavlamayla karşılık bulurken aklıma sabah sabah kedimin yere düştüğünü hatırlamamla gözlerimi açıp kucağımdaki hayvana gözlerimi dikmiştim.
Benim bu hareketimle gözleri tamamen açılan Yuki siyah gözlerini bana çevirdiğinde kulaklarını ilgiyle kaldırmış ve hafifçe yalanmıştı.
"Sabah sert bir şekilde düştün, iyi misin sen?"
Kafasını okşadığım kedimin vücudunu incelerken elimi yalayan Yuki, bana cevap veremediği için böyle bir şey yaptığını bilerek gülümsemiştim.
"O nasıl sesti be oğlum? Minicik kedisin, resmen koca insan gibi ses çıkarttın."
Eğlenerek konuşmamla Yuki durup bana baktığında bir anda üzerimden kalkıp odamdan çıkmış ve arkasından şaşkınca bakmama neden olmuştu.
"Kediler cinlidir amına koyayım, ne yaptım da kaçtı bu şimdi?"
Şaşkınca konuşarak yataktan kalkmamla evde yine yer değiştirmiş olan eşyaları gördüğümde kısık gözlerle çoktan kaybolmuş olan Yuki'nin gittiği kısma bakmıştım.
"Eşyaların yerini değiştirmek yasak Yuki."
Uyarırcasına konuştuktan sonra salona geçip su koymak için mutfağa girdiğimde gözlerim tezgâhta duran bardakla kısılmıştı.
Ben dün tüm bardakları makineye atmamış mıydım lan?
Şaşkınca bardağa ilerleyip elime aldığım gibi cins cins bardağa baktığımda hemen ardımdan bacağıma değen patilerle aşağıya doğru eğilmiştim.
