Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eve geldiğim sırada Yuki kucağıma çıktığında hareketlerinin bir tık daha sertleştiğini fark etmiştim. Yaptığımız konuşmada bir sıkıntı olmayacağını, insanlar nasıl sevişiyorsa aynen öyle sevişmemiz gerektiğini bana söylemişti.
Herhangi bir sıkıntı olmayacağını üzerine basa basa tekrar etmiş, vücudunun hasatlık barındırmadığını ve barındırmayacağını söyleyerek ise bana imalarla göz kırpmıştı.
Bu haliyle korunmak istemediğini de net bir şekilde bana anlatırken ben tamamen Yuki'ye odaklı haldeydim. Hareketleri nasıl değişecek, canı bir şey isteyecek mi, sinirli mi olacak yoksa uysal mı, kırılacağı bir şeyler yapıyor muyum?
Aklımda bin bir türlü durum değerlendirmesi kol gezerken kucağımda duran ve belime sardığı bacaklarıyla kendisini aletime doğru hafifçe sürten Yuki bana hiç de yardımcı olmuyordu.
"Seni çok özledim!"
Dudaklarıma kapanıp ıslak bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekilirken siyah gözlerinin ağırlığı taşıdığım poşete kaymış ve kendisini bana bastıran sevgilim kocaman gülümsemişti.
"Beyaz şekerden de aldın değil mi?"
Mesajlaşmamızda istediği şekeri sormasıyla kafamı olumlu anlamda sallarken ona attığım müstehcen fotoğrafa bir yorum yapıp yapmayacağını merak ediyordum. Fakat Yuki onu yok sayar gibi bacaklarını etrafımdan çözerek yere inmiş ve eğilerek poşeti eline almıştı.
İki eliyle tutma yerlerinden ayırdığı beyaz poşetin içine bakan sevgilim kafasını kaldırıp bana gülümserken kendimin bile farkında olmadan ona karşılık verirken bulmuştum kendimi.
"Çok teşekkür ederim sevgilim!"
Bana sevimli sevimli bakarak elini aletime atarak sıktığında ne tepki vereceğimi şaşırdığım için kalakalmış ve şaşkınca Yuki'nin gözlerine bakmıştım.
"Bugün attığın resim çok hoşuma gitti."
Gözleri gözlerimden ayırılıp hâlâ elinin altında duran penisime doğru ilerlediğinde üzerimdeki takım elbisenin kapladığı bacaklarımı da güzelce süzmeyi ihmal etmemişti.
Evet, Yuki kesinlikle kızgınlıktaydı.
"Neyse ki hepsi benim. İstediğim zaman gelip elleyebiliyorum."
Sevinçle bana bakarak konuştuktan sonra son kez elinin altındaki aletimi sıktığında inlememek için dudaklarımı birbirine bastırmış ve vücudumu kasarak Yuki'ye kötü kötü bakmıştım.
"Sen de istersen beni elleyebilirsin, unutma sakın."
Fısıldayarak konuştuktan sonra arkasını döndüğü gibi mutfağa giren bedenin ardından gözlerimi kapattığımda içime derin derin nefesler çekiyordum.
