Baha, kendi halinde yaşayan başarılı bir yöneticiydi. Hayatı ise bir gece ansızın karşısına çıkan kedi ile tamamen değişmişti.
Yuki, Japonca "kar" anlamında gelir. Diğer anlamlarından birisi ise "umut etmek için bir neden" olarak karşımıza çıkar.
E...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bazen siz oy vermiş gibi dursanız da Wattpad saymayabiliyor, lütfen eğer zamanınız varsa -ve tabii isterseniz- geriye dönerek bölümlere oy verip vermediğinizi kontrol eder misiniz?👉👈 ~~
Sinirle indiğim asansörün ardından eve girerek kapıyı sertçe kapattığımda koltuğun üstünde yatan kedi bana ilgiyle bakarak esnemişti. Uyuduğunu bu şekilde anlarken yine etrafın biraz dağınık olmasıyla insan formunda gezindiğini anlarken adımlarımı içeriye doğru atarak kapıyı arkamdan kapatmıştım.
Kendisinde yılların verdiği bir alışkanlık olduğunu söyleyen Yuki, ben yokken kedi formuna geçiyor, beslenme ve boşaltım dışında o formundan ayrılmıyordu.
Şimdi ise aramızdaki ilişkiye alışmayalı başlayalı iki gün olmuştu.
Ben elimden geldiğince ona uyum sağlarken o da aynı şekilde bana uyum sağlıyor, birlikte ortak bir nokta buluyorduk. Bu hoşuma giderken çok fazla yadırgamamama neden oluyordu.
"Kusura bakma."
Sinirli olduğum için kuru bir şekilde mırıldanarak odama girdiğimde elimdeki bilgisayar çantasını yere bırakıp direkt olarak banyoya ilerlemiştim.
Bu sinirimi duşa girerek atmak en mantıklısı duruyordu.
Normalde bir hafta öncesinde olsa direkt gidip mırlayan Yuki'yi kucağıma alır, seve seve oynardım ama onun insan-kedi karışımı bir canlı olduğunu öğrendikten sonra hiç kucağıma almamıştım.
Uyurken olanları saymıyordum tabii.
"Meev."
Arkamdan gelen sesle yere doğru eğilmemle ön patilerini parkeye dayayıp kaldırdığı kalçasıyla birlikte esneyen Yuki'ye baktığımda kısa tuttuğu esnemenin ardından bacaklarıma sürtünmüş ve mırlamıştı.
"Duşa girip rahatlamam lazım Yuki."
Sinirimi ona yansıtmadan sakin bir şekilde konuşmamla Yuki patilerini kaldırıp dizlerime koyduğunda kucağıma çıkmaya çalıştığını anlayarak derin bir nefes almıştım.
"Oğlum, duş alırsam da rahatlarım. Bekle sadece burada sen."
Ona bakarak konuşmamla kulakları geriye doğru giderken sinirli suratına bakıp gülümsemiştim.
"Laf anlamazın tekisin."
Söylene söylene yere doğru uzanarak onu kucağıma aldığımda göğsüme patilerini yaslayarak kafasını boynuma sürtmeye başlayan kedi ile gülümsemem artmıştı. Çıkarttığı mırlamalar ve yumuşak tüylerinin verdiği hissiyatla şimdiden rahatlamaya başlamışken ellerimi sıkıca sırtına sarmıştım.
Arada hissettiğim dil darbesiyle kendimi geri çekerek bana iri iri siyahlarla bakan Yuki'ye bakmamla dilini çıkartıp yeniden yalandığında kafamı iki yana sallayarak onu kendime bastırmıştım.
