Sabah erkenden uyanmış, duş aldıktan sonra hazırlanarak evden çıkmıştım. Dün Zayn ile yaptığımız plana göre öğleden sonraki dersine misafir olarak katılacaktım. Ders saatini beklerken ise Elle ile kahvaltı planını araya sıkıştırmıştım. Uzun zamandır kız kıza bir şeyler yapmamıştık ve Louis ile arasında bir şeylerin olup olmadığını merak ediyordum. Fakat bunu direkt olarak sormayacaktım. En azından öyle umuyorum.
Poka'ya girdiğimde her zamanki masamızda, sırtı dönük bir şekilde oturan Elle'nin yanına ilerledim.
"Günaydın." Dikkatini çektiğimde ayağı kalkıp bana sarıldı. Sıkıca sarılarak karşılık verdim. "Selam, naber?"
"İyiyim! Senden?" dedim üzerimdeki montu çıkarırken.
"İyi sayılır." Sonlara doğru sesi kısıldığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Sabah telefonda konuşurken yeni uyandığı için ses tonunun kötü olduğunu düşünmüştüm fakat bir sorunu olmalıydı. Çantamı ve montumu boş koltuğa bıraktıktan sonra oturdum.
"Neyin var?" diye sordum. Güne iyi bir başlangıç yapmamıştık.
"Önemli bir şey değil...kahvaltı yapalım. Çok açım." Birazdan dayanamayıp anlatacağını bildiğim için üstelemedim. Yanımıza gelen Felicia, siparişlerimizi alıp gittiğinde Elle devam etti. "Bu kıza da sinir oluyorum."
"Neden?"
"Buraya çocuklarla beraber geldiğimizde bize nasıl baktığını fark etmedin mi hiç?" Kafamı hayır anlamında salladım.
"Özellikle Zayn'i nasıl süzdüğünü görmen lazımdı."
"Nasıl?" Ne zaman yaşanmıştı bu olay?
"Geçen akşam sen gelmeden önceydi. Zayn bizden sonra ayrı gelmişti ve kafeye adımını attığı andan itibaren bakışları Zayn'i buldu. Zihninde türlü fanteziler kurduğuna yemin edebilirim."
Sinirlenme, Adela. O sadece hayal kurabilir. Yine de kara listeye girmeye hak kazandın, kızım.
"Boş ver." dedim sadece.
"Sakin ol. Zayn hiç bakmadı bile." İçim rahattı.
Kısa bir süre sonra Felicia siparişlerimizi önümüze indirirken onu incelemeye başladım. Mavi gözleri gür siyah kirpikleriyle çerçevelenmişti. Bembeyaz teninin üzerine sürdüğü pembe allık, ona yakışmıştı. Siyah uzun saçlarını özenle toplamıştı. Üzerine giydiği siyah önlüğün belindeki kuşağı sıkmıştı ve belinin inceliği gözler önündeydi. Dikkat çekiciydi. Hemde çok. Tanrım. O çok güzeldi.
"Kızı çok inceledin, Adela." Sadece omuz silktim ve önümdeki pankek dolu tabağı önüme çektim. İnanılmaz görünüyordu.
"Zayn ile aranızda tam olarak ne var? Anlamayacak kadar aptal değilim." Ağzımdaki pankeki çiğnerken ne söyleceğimi düşünüyordum. Arkadaş değildik. Sevgili de değildik... yani henüz.
"Onunla vakit geçirmeyi seviyorum." dedim sadece. Ayrıntı vermek istemiyordum. Zamanla bir çok anıya tanıklık edebilirdi.
"Ben, anladım."dedi sırıtırken.
Bir süre ikimizde sessiz bir şekilde pankeklerimizi yemiş ve kahvemizi içmiştik.
"Louis canımı sıkıyor..." tahmin ettiğim gibi. Çok bile dayanamamıştı.
"Neden?" dedim kahvemden bir yudum alırken. "Çok tuhaf biri ve...sanırım ilgimi çekiyor."
"En iyi arkadaşının artık Louis olduğunu söylemiştim." dedim hatırlaması için. Gasoline'e giderken böyle söylemişti.