Bomboş hissettiğim bir günde, Niall ve Felix ile Poka'da oturuyorduk. Felix'in çalıştığı halde her zaman nasıl müsait olduğunu merak etsemde üstelemiyordum. Çünkü o Felix'ti.
"Amına koyayım ya!" Telefonu masaya fırlattıktan sonra kendini koltuğa bırakmıştı, Niall.
"Ne oldu?" diye sordum merakla. Geldiğinden beri sürekli telefonda birileriyle mesajlaşmış, sonrasında konuşmak için dışarı çıkmıştı. Bir şeyler vardı.
"Babam." Paketten bir sigarayı dudaklarına yerleştirdikten sonra devam etti. "Eve çağırıyor."
Elimdeki çakmağı ona uzatırken konuştum. "Bir sorun yok değil mi?"
"Dylan yine bir boklar yiyor." Sigarasını yaktıktan sonra bakışlarını dışarıya çevirmişti.
Dylan. Niall'ın ondan iki yaş küçük olan kardeşi. Bok yemekle ünlü biri.
"Bu sefer ne yapmış?" diye sordu Felix.
"Kavgaya karışmış."
Kahvemden bir yudum alırken konuştum. "Alıştığımız bir durum."
"Bu sefer ki biraz sıkıntılı. Burnunu kırdığı çocuk, taşaklı bir aileden... Dylan'da bunu öğrenince evden kaçmış."
"Neden hala burdayız kanka? Kalk gidip bulalım." Felix, Niall'ın omzunu sarstıktan sonra koltuktaki ceketini alarak ayağı kalkmıştı.
"Siktir et. Sürünsün piç." Her ne kadar umursamazca konuşsa da endişelendiğini biliyordum. Niall her zaman kardeşinin arkasını kollardı.
"Saçmalama." dedim. Beni duymazdan gelerek sigarasını içmeye devam etti. Felix ise kalktığı koltuğa geri dönmüştü.
Felix ne yapmaları gerektiğini sorduğunda aralarında şiddetli bir konuşma başlamıştı. Niall bir şey yapmayacağını söylerken, Felix ise bundan vazgeçirmeye çalışıyordu. Bu sırada masanın üzerindeki telefonum titredi. Zayn yazmıştı.
Zayn: Nerdesin
Adela: Çocuklarla Poka'dayım sen
Zayn: Kurstan çıktım
Zayn: Yanına geliyorum
Kurs. Çocuklar...dün benim için çok farklı bir deneyimdi. Kötü değildi. Sadece tuhaftı. Beş yaşındaki çocuklar, sanki büyük yaştaki insanların hapsolduğu minik bedenler gibiydi. Lucia, benim varlığımı fark ettiği andan itibaren sessizce boyama yapmıştı. Annesi almaya geldiğinde ise Zayn ile ayrıldıklarını ağlayarak anlatmıştı. Annesi kızının durumunun farkındaydı. Bu yüzden hiç bir şey söylemeden gittiler. Büyük ihtimalle Zayn ile daha sonra iletişime geçecekti.
Emily ile Lucas tatlı bir çiftti. Her ne kadar Emily drama kraliçesi olsa da, Lucas çapkını onun peşinden koşmuştu iki saat boyunca. Arthur... Arthur ise karanlık ruhunu dile getirmekten çekinmeden siyah kalemle tüm beyaz sayfayı karalamıştı. Evet. Tuhaftı.
Adela: Tamam 🙃
Zayn'in buraya geliyor olmasından çekinmiyordum. Sonunda herkes aramızdaki şeyi öğrenecekti. Niall bile.
Telefonumu masaya bırakıp Niall ve Felix'i dinlemeye devam ettim.
"Kanka acaba hapse girse daha iyi olmaz mı? Kafamız rahat eder."
"İkinci bir Prison Break dizisi çeker o puşt."
İstemsizce Niall'ın sözleri üzerine kıkırdadım. Tanrım. Şu an ciddi bir konu konuşuyorduk. Gülmemeliydim."Biri Elle'yi arasın ya. Bu hafta iki oluyor. Bir kez daha beni ekerse sikseniz gelmem."
Dirseğiyle Felix'i dürterken imalı bakışlarla konuştu,Niall. "Elle olmadan bir şey yapamıyorsun? Bize anlatmak istediğin bir şeyler var mı kanka?"