Kafam karıştı. Jigoro ustanın torununun saçları koyu kahverengiydi ve göz rengi siyahtı. Ama bu çocuk sarışındı ve gözleri kahverengi ile altın sarısıydı. O değil dicemde bakışları ve davranışları ustanın torunu ile aynı. Yüzüde tanıdık geliyor. Ben çocukla bakışırken tamamen siyah giyinimli sadece gözleri açık olan birkaç görevli yanımıza geldi ve biri morarmış olan bacağıma bakıp konuştu.
"Bacağın morarmış! Yaralı! Hemen seni iyileştirelim!"
Ben tam cevap verecekken beni sırtladı ve götürmeye başladı. Bense sadece çocuğa bakmakla yetindim.
2 ay sonra
"Gelde dövüş benimle ihtiyar!"
"Sana kaç kez söyleyeceğim daha! Ben yaşlı değilim saçımın doğal rengi bu! 16 yaşındayım maskeli şey!"
"Benim adım maskeli şey değil ihtiyar! Adım inosuke!"
"Senin adın inosuke ise bende yaşlı değilim saçımın doğal rengi bu tamammı?!"
Evet. Yarım saattir maskeli biri ile kavga ediyorum. Ne güzel değilmi (!).
"Eğer burdaki iblisi kim keserse onun dediği olacak! Varmısın iddiaya?"
"Tabikide varım sorman hata."
"3! 2! 1!"
Ve ikimizde aynı anda bu yuvarlak evdeki iblisi aramaya başladık. Ev kocamandı ve sürekli dönüp duruyordu, odaların konumu değişiyordu. Ama bu benim maskeli şeye kaybetmem için bir neden değildi. Ben karanlık koridorlarda hızlı bir şekilde koşarken ilerideki dönüşte bir iblis olduğunu hissettim. Kılıcımı çektim ve tam dönüşte kılıcımı fırlattım. Kılıcımın duvara saplandı ve aynı andada iblisin kafası yere düştü. Hızlı bir hamle ile kılıcımı duvardan aldım ve yoluma devam ettim. Biraz daha ilerleyince bir kapı gördüm ve kapıyı açıp içeri girdim. Kafamı çevirmem ile bir pençenin bana doğru geldiğini gördüm. Hemen yukarı doğru sıçradım ve o eli kestim. İblisin eli yavaş yavaş tekrar çıkarken bu sefer bir değişiklik yaptım ve hamlemi alttan yaptım. Kılıcımı iblisin bacaklarına doğru savurdum ve iki bacağınıda aynı anda kestim. İblisin kanları her tarafa fışkırırken o kendini yenilerken hızla başını kestim. İblisin bedeni yere düşüp kaybolurken yeni fark ettiğim çeşmede kılıcımı kanlardan temizledim. Kılıcımda canım kılıcım. Sonra çeşmenin yanındaki havlu ile kılıcımı kuruttum. Burası banyo olmalıydı. Kafamı kaldırıp odayı incelemeye başladım. Evet burası eski zamanlara göre döşenmiş bir banyoydu. Sonra aklıma girdiğim iddia geldi ve hızla banyodan çıkıp tekrar uzun loş koridorlarda sessizce koşmaya başladım. Karşıma tekrar bir oda çıktığında oraya girdim. İçeride uzun bir iblis ve maskeli şey ile tanjiro vardı.
"Yinemi sen ihtiyar!"
"Bana bir daha ihtiyar dersen avcı falan demem direk iblis ile beraber senide keserim!"
Diyip iblisin üstüne atladım. Bir yandan iblis ile uğraşıyordum bir yandanda maskeli şey ile tartışıyordum. Onun adını biliyordum ama inadına maskeli şey diyordum. Tam iblisin başını kesecekken oda bir anda değişti ve başka bir odaya ışınlandım. Işınlandığımı kavrar kavramaz arkamı döndüm ve yere düşen bir iblis kafası. İblisin bir pençeside bana doğru geliyordu. İblisin kafasını kimin kestiğine baktığımda onu gördüm. O çocuk. İblisin başını kesmişti. Daha dikkatli baktığımda gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Sonrada bir anda yere yığıldı. Hemen kılıcımı kınına koydum ve yanına koştum.
"Hey sen iyimisin?!"
Elimi onun başına koydum ve o an elektrik çarptı. O elektrik çarpması ile aklıma gelen tonlarca anının verdiği acıyla inledim. Sonrasında yere yığıldığımı ve bir sesin benim adımı seslendiğini duydum. Vee bilincim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demon Slayer Büyüleyici Yıldırım
FanficDemon Slayer: Kimetsu No Yaiba kurgusudur... "İblis avcısı birliğinin baş düşmanı olan kibutsuji muzan'ın kızı aynı zamandada birliğe kafa tutan yamaha'nın ikizi olduğum için iblis avcılığı görevinden alınacağım. kim bilir belki öldürürler?" ...