XV. KADERİN KASTI

199 57 13
                                    













XV. KADERİN KASTI

♪ Melike Şahin & Kutiman, Ellerin Hani?
♪ Sufle, Beyaz Yalan

♠️

İnsanlar, kendini büyütür.

Aileler biraz yardımcı, rol modeldir. Bir bireyin asıl ebeveyni kendisidir, insan kendi kendini büyütür, yetiştirir, yaralarını sarabildiği kadar sarar.

Abilerim ya da anneannemden ziyade, kendi anne ve babam bendim. Zor da olsa, belki bu hissi bilmesem de kendimi ben büyüttüm. Üzülmemek için dik durmam gerektiğini kendime ben hatırlattım, kendim aç kalsam da gururumu besledim. Rüzgâr esti, kar yağdı, sallandım ama yıkılmadım.

Yıkılamazdım. Kendime bu hakkı tanımadım.

Belki çoğu şeyden mahrum kaldım, kendimi mahrum bıraktım. Ama sorun değildi. Bir başkasından hariç benim kendime acımam, benim en büyük yenilgimdi.

Şimdiyse içinde bulunduğum bu yabancı evden, Ruslan'ın evinden bir an önce gitmek istiyordum. Kendimi yabancı hissetmeyi geçtim, buraya düpedüz yabancıydım. İçlerinden sadece Ruslan'ı iyi tanıyordum, o da az çoktu. Kendimi diken üzerinde hissetmeyecek kadar tanımıyordum kısacası.

En son kış bahçesinden Ruslan'la birlikte ayrılmış ve sessizce eve girmiştik, tek kelime etmeden ve hatta birbirimize bakmaktan kaçınarak. Bana bir şey demesine izin vermeden kendimi odaya atmıştım, kalbim çok hızlı atıyordu. Uyutmamıştı beni.

Üzerimi değiştirip yatağı düzeltmiş, Aleyna'nın pijamalarını da güzelce katlayıp yatağın ucuna koymuştum. Kendi kıyafetlerimi giymek daha kendim gibi hissettirmişti. Odadan çıkıp etrafa biraz bakınarak insan, hatta Ruslan'ı görünce içimde oluşacak histen ötürü sadece Aleyna'yı aramıştı. Onu da mutfakta kendine ve bana tost yaparken görmüştüm.

"Uyandın mı?" dedi bana dönüp, tost makinesinin başındayken. "Bende bize tost yapıyordum, gelip uyandıracaktım."

"Zahmet olmasın?" diye sordum, her ne kadar bana cana yakın davransalar da kendimi rahat hissedemiyordum.

"Olmaz."

Tekrar etrafa bakındığımda Ruslan'ı görmekti umudum ama olmadı, göremedim. Sade evin içinde gözüm köşedeki koca kitaplığa kaydığında içindeki kitaplardan gözlerimi zar zor çekerek, belini mutfak tezgâhına yaslamış tostların olmasını beklerken de elindeki telefonuyla ilgilenen Aleyna'ya çevirdim.

"Diğerleri yok mu?" Ruslan yok mu?

Bakışlarını telefonundan kaldırıp bana sabitledi, başını sağa sola sallayıp soruma olumsuz yanıt verdiğinde omuzlarımda hafif düşüklük hissettim. "Onlar sabah erkenden çıktılar."

Nereye gittiğini merak etsem de sustum ve sormadım. Beni ilgilendirmezdi sonuçta, bu yüzden Aleyna'nın dediklerini onaylar şeklinde birkaç mırıltı çıkartıp konuyu kapattım.

Adımlarım ne kadar olduğum yerde kalmak istese de, kafam otomatikman koca rafın olduğu yere ilerledi. Tam önünde durduğum raftaki kitapların hepsine bakmak isterdim ama bunun için epey fazla vakte ihtiyacım olduğundan, üstünkörü bakmaya başladım.

Aslında her türden kitap vardı. Klasikler, eski yazarların hayatlarını anlatan kitaplar, İngiliz Edebiyatı ya da ağırlıkla Rus edebiyatı vardı. Artı olarak da psikoloji ya da Tıp üzerine birkaç kitap da gözümden kaçmadı değil.

KANDEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin