VII. KAR VE KARA

239 60 8
                                    







VII. KAR VE KARA

Beyaz kar'a, bulaştı kara.
Ne bir iz var ine varmak adına, ne bir pusula.
Son nefesini heba edene kadar bedenin
yanacak mumun altında.

♪ Sam Tinnesz, For From Home

♠️🕯

Bolu'nun karlar altında kaldığı bir gecede dünyaya gelmişim.

Aylardan Kasım'mış, bir hafta öncesinden yağmaya başlayan karlar kısa sürede Bolu'yu ele geçirip hayatı kısa süre durdurmasa da, epeyce yavaşlatmış. Tam da o sırada, karlı bir gecede sıcacık yanan sobanın yanında annem kocaman olmukarnının üzerine bir meyve kâsesi koymuş, iki yanında oturan abimlere elma ve portakal soyuyormuş. Eski, tüplü bir televizyonları varmış, oradan eski bir Türk filmi açıp onu izliyorlarmış.

Abim öyle anlatırdı. Hatta filmin de Türkân Şoray'ın bir filmi olduğunu söylerdi, isminin Al Yazmalım olduğunu söylediğini hatırlıyordum.
Arkalarda hissedilen uğultulu rüzgâr sesi ve sobanın içinde cızırdayan odun sesleri, televizyondaki sahnelerden ötürü hissedilmiyormuş. Annem ve iki abim, o soğuk gecede kendilerini izledikleri filme kaptırmışlar.

Annem doğradığı portakal kabuklarını sobanın üzerine koyarmış, evin içi mis gibi koksun diye. Bunu gören küçük abim, elindeki mandalina dilimlerinden birkaç tanesini de sobanın üzerine koymuş ve kısa süre mandalinaları sobanın üzerinde bir nevi kızarttıktan sonra ağzına atıp dışı kuruyan mandalinanın ağzında patlama hissiyle gülerek, büyük abimin de denemesi için elindeki diğer kızarmış mandalinayı ona uzatmış.

Bu sırada gözü televizyonda olan annem, karnına giren sancı sebebiyle kasılsa da kimseye belli etmeden elindeki portakal dilimlerini soymaya devam etmiş. Abimler ise annemin o hâlini fark edemeden, daha fazla mandalinayı sobanın üzerine koyarak dışlarının kızarıp içlerinin sup sulu olması için bekliyorlarmış.

Annem karnının üzerindeki kâseyi koltuğun kenarına koyduğunda, üzerindeki kıyafetlerin ıslaklığından ötürü suyu geldiğini ve doğum olacağını anlamış. Korkmuş, çok korkmuş. Büyük abim o zamanlar 8 yaşlarındaymış, annemin o hâlini fark edebilecek dikkate sahipmiş.

Küçük abimse henüz 6 yaşlarındaymış, sobanın üzerinden mandalinalarını alıp yerken, büyük abimin sobanın üzerine koyduğu mandalinalar yanmaya başlamış.

Evi, aniden annemin korku dolu bağırtısı doldurmuş.

Büyük abim aceleyle telefona sarılmış, ambulansı aramış ama köye varıp gelmeleri saatler süreceğini bildirmişler. Annem ayaklanmış, arayabileceği çok kişi yokmuş. O an, babamın yokluğunu bir kez daha hissetmiş.

Babam, annem bana henüz hamile olduğunu öğrenmeden önce ölmüş. Bildiğim tek şey buydu.

Dakikalar geçmiş, annem artık bekleyecek vakti olmadığını bilip abimleri odada bırakmış ve kendini yatak odasına atarak kapıyı üzerine kilitlemiş.

Karar vermiş, tek başına yapacakmış doğumu.

Abimler ise korkmuş, sobanın dibine oturup umutla beklemeye başlamışlar. Annemin çığlıkları, abimlere ne sobanın üzerinde yanan mandalinalarını hatırlatmış, ne de televizyonda çıkan Al Yazmalım filmini duyurmuş onlara.

Dakikalar uzamış, en sonunda annemin sesi kesilmiş. Abimler birbirlerine bakıp annemin üzerine kilitlediği kapıya koşmuşlar, anneme seslenip iyi olup olmadığını sormuşlar.

KANDEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin