XXX. GEÇMİŞİN KARLI YOLU

133 17 14
                                    

iyi okumalar!





♪ Sezen Aksu, Yalnızlık Senfonisi
Katre bir şarkı olsaydı, ♪ Sezen Aksu, Farkındayım



XXX. GEÇMİŞİN KARLI YOLU

Koynunda büyüttüğün yalan.
Ensende dolanan yakıcı bir nefes.
Boynunda saklayacağın bir alyanstan ibaret
Ve sen,
kendi yolunu bulmak için yaktığın ateşte,
düşmanın yolunu aydınlatacaksın.
Kış günü yanacak,
yaktığın mumdan kül olacaksın.
Yolu bulmaya çalışacak,
kırık pusulanın kırıkları eline batacak.
Karlı kanda attığın her adım ardında iz bırakacak,
inine varamayacaksın.


♠️

Tam göğsümde... her nefes alış verişimde hissettiğim bir is var.

Acı bir tat. Sen de acısın, zehirsin.

Çocukken oyunlar oynuyordum, hayal gücü geniş bir çocuktum ama hep en güzelini hayal ederdim. Masallara inanırdım, kendi hayatımın da masallardaki gibi olacağını sanıyordum. Çocukluk.

Kibritçi kız olacağımı düşünürken, onun yakmak için çaba gösterdiği ama bir türlü yakamadığı kibrit olmuştum.

Yansaymışım keşke, yaktılar zaten, kül olduğum için mi yanamadım tekrar?

Düşmanın yolunu aydınlatmak istemedin belki de.

Isınamadı Kibritçi Kız, yanmadı onca kibriti. Kendini mi yakmalıydı? Neden yanmadı bir tanesi bile?

Sonra büyüdüm ve önce gemileri yaktım, çünkü denizde alabora olmalı ve boğulmalıydım. Boğulamadın.

Kendimi yaktım.

Eski bir lunapark, eski bir atlıkarınca. Hızlı. Hızlı atlıkarınca.

Yandı ama şimdi, durdu yana yana. Şimdi hızlı olması ne fayda?

Şafak yeni doğmuş, kar yağıyor dışarıda. Elimde ufak bir çanta var, içinde birkaç parça kıyafet. Kafam o kadar karışık ki, midem bulanıyor, başım ağrıyor. Bir kutu ağrı kesici almışım yanıma, içinden şimdiden birkaç tanesi eksilmiş bile. Yine de faydasız kalmış baş ağrıma, karnıma sancı giriyor ara sıra, midemin boş olduğunu bilmesem bir şekilde kusacağım ama olmuyor.

Üzerimde siyah bir pantolon, kırmızı bol bir kazak var. Başıma da kırmızı bir bereyle siyah bir kaşkol takmışım, ellerimde eldiven. Üşüyorum ama, ısınmıyorum. Gerçi kendimi yaksam da ısınamazdım ya ben, biliyorum. Son olarak üzerimde de siyah, kalın bir kaban var.

Evet, siyah. Simsiyah.

Evden çıktığımda saat sabah altı buçuk civarıydı, Burçak benim odamda sessizce uyurken onu uyandırmamak için ekstra çaba göstererek hazırlanmıştım. Neyse ki uyanmamıştı ve ben de evden çıkmıştım. Merdivenlerden inip apartmandan çıktıktan sonra evdeyken çağırdığım, sabahın bu saatinde geleceğine çok ihtimâl vermesem de acil olduğunu söyleyince kabul eden taksinin gelmesini bekledim ve çok geçmeden önümde durduğunda arka koltuğa bindim.

"Otogara."

Her şey başlamıştı, şimdiden sonra akıntıya kapılan bir taş parçası gibiydim. Bunca yaşıma kadar akıntının tersine yüzdüğüm için, şimdi kendimi akıntıya bırakmak ve kendi ayaklarımla kaçtığım yere şimdi kendi adımlarımla gitmek bir anda olsa duraksayıp düşünmemi sağlıyordu.

KANDEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin