4

994 73 28
                                    

Odamda oturmuşum Asafa anlatmakta doğru mu yaptığımı düşünüyordum.

İçimden bir ses hiç ama hiç doğru yapmadımı söylüyor. Buda beni korkutuyordu. O lanet yerden çıktım için mutluydum ama ya bir lanet yerden başka bir lanetli yere geldiysem?

Saate baktığımda gecenin üçü olduğunu gördüm. Onca saat düşünmüş müydüm?

Aklıma telefonumun gelmesiyle sesli bir şekilde ofladım. Hastanede böyle sorunlarım olmadığı için bunlar bana fazla geliyordu.

Sonuçta yiyip içip yatıyordum. Bazen dışarıya çıkıyordum ama oda ayda yılda bir. Genelikle kafayı komple sıyırmış insanlar hemen hemen her gün bahçeye çıkıyorlardı.

Aklı olan odasından çıkmıyor kısacası. Yoksa o var olan aklınıda yitirirsin.

Daha fazla düşünmek istemediğim için yeniden odamı incelemeye başladım. Kahverengi ve lacivert tonlarında dekore edilmişti oda. Çok güzeldi. Bana pembe oda verseler bile çok güzel derdim.

Hastanede zaten dekor yasaktı. Oda büyük olurdu ama içinde tek yatak, bir masa, bir sandalye ve bir küçük dolap vardı. Ha birde küçük banyo. Ama baya küçüktü. Mobilyalar eskimişti veya yıpranmıştı genelikle.

Bu odamdada fazla mobilya yoktu. Bir yatak, bir dolap, çalışma masası ve camının önünde bir armut yastığı vardı. Şu anda orda oturuyordum yani.

Gözlerim arımaya başlamıştı. Uyuma vakti geldi yani.

Oturduğum yerden kalkıp yatağıma uzandım.

Tam uykuya dağlacağımda aklımda tek bir şey varı.

Ne yapacaktım ben?

🩸🩸🩸

"Ilgaz kalk. Kabusu görüyorsun. ILGAZ" birinin bana seslenmesiyle sıçrayarak uyandım. Kalbim hiç atmadı kadar hızlı atıyordu. Gözlerim yanıyordu ve terlediğimi hissediyordum.

Aklıma gelen analılarla gözlerimi sıkıca kapattım. Yine görmüştüm onları. Yine onların inlemelerini duymuştum. Yine onları kanlar içinde görmüştüm.

Aşamıyordum işte! Başka bir şey hatırlamıyorum ki. Belki hayatımı hatırlasam neler yaşadıklarımı bilsem bu kadar kötü olmazdım. Ama yok beynimde ne varsa silmişler tek onların ölümleri silinmemiş.

Karşımda bana endişeli gözlerle bakan Asaf vardı. "İyi misin? Konuşmak ister misin?" Dediğinde onun yüzüne haykırarak ne konuşması demek geliyordu içimden. Bunu yapmak tek beni kötü etkilediği için yine hep baktığım gibi bakıp geri yatağıma yatarak götümü ona dönmüştüm.

Yeterli bir cevap olduğu için bir şey demeden odayı terk etti.

Yorganımı alıp ellimle tüm gücümle sıktım. Yorulmuştum. Galiba buraya gelmekle hata yapmıştım.

Orda zaten bir kaç ay daha kalıp muhtemelen beni bırakırlardı. Bende aptal gibi onların beni almasını istedim.

Ama hastanede kalan bana sorsaydık her seferinde aynısını dilerdi. Ne olursa olsun yeter ki ordan çıkayım derdi.

Şimdiki ben ise pişmanlık duyuyor. Orda yalnızdım. Hiç kimse gelmiyordu. Bu evde ise yalnız değildim . Üstelik burda birlikte yaşadığım insanlar benden nefret ediyordular.

İçimden bir ses birisi bir bokluk yapacağını söylüyor. Bende öyle sanıyordum. Heleki Ayra.

Bana öyle nefretle ve korkuyla bakıyordu ki o korkuyla nefret ona her şey yaptırır. Korku, benim onun ailesini almamdan korkuyor. Nefret, öyle düşündüğü için bana nefret besliyordu. Sonuçta gerçek kızları bendim o değil.

DELİ KOMUTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin