26.Bölüm İntikamın Böylesi

35 12 2
                                    

Selam 🤍

Havin'in iyiliği hepimizin içini ısıttı değil mi?

Kim olduğunu bilmeden verdiği kanla bir çocuğun hayatını kurtardı☺️

Sözü uzatmayayım. İyi okumalar ❣️


Her bebek dünyaya geldiğinde berberinde bir kader de getirir derler. Kaderinde ne varsa onu yaşarsın. Benim kaderim iki kere değiştirildi. İlkinde güzel bir hayat yaşarken babamın ölümünden sonra kötü bir hayat sürmeye başladım.

İkincisi ise Borayla tanıştığım andı. Borayla tanışmak benim için bir kurtuluş olmuştu sanki. Belki de Borayla tanışmasaydım  kaçıp kurtulamazdım.

Belki de şuan ölmüş olurdum kim bilir ama hayat bana Bora'yı hediye etti ki şuan burda arabanın içinde dışarıyı izliyordum.

Yağmur yağıyordu. Gözyaşlarım ise sanki yağmuru kıskanmış gibi akıyordu. Gözlerimden akan yaşları sildim. Orhan Güneş'in yanına uzun zamandır gitmiyorduk.

Orhan Güneşle olan intikamım bugün bitecekti. Gözlerimi tamamen kurulayıp Bora'ya seslendim.

"Bora"

"Efendim."

"Orhan Güneş'in yanına gidelim."

"Havin emin misin?"

"Eminim."

"Sedat lütfen hadi gidelim."

Bora kafasıyla beni onayladıktan sonra Sedat yolu değiştirdi.

"Havin iyi misin?"

"İyiyim."

"Gözlerin öyle demiyor ama."

"Gerçekten iyiyim. Orhan Güneş' ten intikam aldıktan sonra daha iyi olacağım."

"Helal be Havin ben senin arkandayım."

Sedat beni destekledikten sonra kafamı Bora'ya çevirdim. O da beni desteklesin istedim.

"Bora sen ne diyorsun?"

"Havin ben her zaman, her koşulda senin yanındayım."

Bora'ya gülümseyip pencereden dışarıyı izlemeye devam ettim.

Deponun önüne gelince Sedat arabayı durdurdu. Arabadan inerken Bora'ya yardım ettim. Bora'ya destek olmaya çalışıyordum ama daha çok benim desteğe ihtiyacım vardı. Çünkü Bora'yı taşıyamıyordum.

Sedat benim Bora'yı tutamadığımı görünce gülerek Bora'yı o tuttu. Depodan içeriye girince Orhan Güneş'i gördüm.

Yerde yatıyordu. Ayağında zincir vardı ve bu zincir gerçekten de kalın bir zincirdi. Orhan Güneş'in yanına doğru ilerledik. Hiç hareket etmiyordu.

"Ölmüş olabilir mi ?" Diye sordu Sedat.

En son ben bayıldığım da depoya gelmiştik. Bir daha hiç gelmemiştik . Susuz ve aç olmalıydı.

" Ölmemiştir." Borayla aynı anda söylemiştik. Çünkü hiç kimse 7-8 gün aç susuz kaldı diye ölmezdi. Ben çocuktum ölmedim. Orhan Güneş asla ölmezdi.

Bora da bu hissi biliyordu. O da benim gibi aç bırakılmıştı.

Sedat Orhan Güneş'in nabzına bakıp "Ölmemiş nabzı atıyor." Dedi.

Borayla birbirimize baktık. İkimizde ölmediğini biliyorduk. Bayılmış olmalıydı.
Bora kenarda duran su şişesini alıp Orhan Güneş'in yüzüne döktü.

Kış Güneşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin