10. Bölüm

12.9K 679 70
                                    

Hoş geldiniz arkadaşlar,

Kayıp Yazma'da depremden ötürü yazmadığımı zaten söyledim arkadaşlar. Burada tekrarını yapmış olayım bölüm depremden ötürü geç geldi.

Bu arada klavye değişikliğinden dolayı çok hata yapmış olabilirim. Bilginiz olsun. Beni bu konuda bilgilendirirseniz de sevinirim.

Oy Sınırı 200 olsun. Medya Asya'nın gelinliği evet Feride'de kullanamadığım gelinlikleri oy sırasıyla başka karakterlerden kullanacağım.

Keyifli okumalar dilerim. 🌸

●●●
"Oğlum ne hayınız vardı? Bu gece kalsaydınız yarın giderdiniz." Annesinin elini öpen Cemal doğrulurken gözleri karısına bakan Cengiz ağabeyine takılmıştı. Yüreği ezilirken yüzünü buruşturmamak için zor tuttu kendini. "Yok ana sizi de evden etmeyelim. Biz bugün yayla evinde kalalım. Yarın yola çıkarız."

Tatsızca ona baktı Seher Hanım sabahtan beri oğlunu ikna etmeye çalışıyordu ama oğlu bir türlü ikna olmamıştı kalmaya yetmezmiş gibi birde şehre taşınacağım, diye tutturmuştu. Haşmet Ağa'dan biraz medet umsada Haşmet Ağa, sen nasıl bilirsen öyle yap, deyip oğluna destek olmuştu ah nasılda istiyordu dört oğlu yanında olsun gelinleriyle iş görüp oğullarına hizmet etsin ama işte onun nasibide böyleydi. Bir oğlu ev yapıyor diğeri şehre taşınıyordu.

Ailesinin elini öpen Cemal ve Asya yayla evine gitmek için at arabasına binmişlerdi. Haftaya İbrahim'in düğünü vardı. O düğünden sonra Feride ve Ali ile beraber şehre gideceklerdi. Kalan bir haftayı evde geçirmek istemeyen Cemal yayla evine gitmeye karar vermişti. Böylelikle yeni evli çift at arabasıyla yarım saat olan yaylaya gitmek için yola çıkmıştı.

Asya dün ablasının anlattıklarının stresiyle sessizleşmiş yüzü arkaya bakacak şekilde oturuyordu. Gerçek karı koca olmayı kendi istemişti. Ablası anlatmadan öncede biliyordu gerçek karı kocanın neler yaptığını ama içinde olmak kızın göğsünü darlıyordu sanki. Bir de Cemal sanki normalden daha mesafeliydi kendisine karşı bugün. Nedenini bir türlü anlamayan kızın içindeki sıkıntı arttıkça artmış giydiği gelinlik dar gelir olmuştu. Gözleri yeni kararmaya başlayan havanın verdiği gölgelerle akıp giden yolda, kulakları atın çıkardığı seste sessizce yolculuğun bitişini bekleyen Asya at durunca yeni uyanmış gibi çevresine bakındı. Yılın bir yaz ayını geçirdiği bu taş evler şimdilerde boştu. Yayla genelde ağustostan eylüle kadar olurdu buralarda.

Arabadan inan Cemel ile ayaklandı Asya. Gelinliği dikkat ederek yavaşça eteklerini kaldırdı. O sırada Cemal'i gördü önünde. Ellerini kaldıran adamın yeni batan güneşin etkisiyle siyah görünen gözlerine baktı. Soğuk bir şekilde bakışını iliklerine kadar hisseden kız ona doğru eğilip kollarından tutunurken çekmedi gözlerini.

Adamın elleri belini sarıp aşağı inmesini sağladığında kalbinin atışı hızlanmaya başladı. Birazdan yaşayacakları aklına gelip bir sıcaklık sardı utançtan bedenini. Eğer gündüz vakti olsaydı ten renginin kızarmasından dolayı ne kadar heyecenlandığı anlaşılırdı.

"İçeri geç sen atı açıp geliyorum." Cemal'in konuşmasıyla başını sallayan kız getirdikleri eşyalara uzanacakken "Ben getiririm. İçeri geç sen." Diyen Cemal'in sözleriyle bırakmıştı. Yanakları yanarak içeri giren kızın önüne mutfak çıkmıştı. Tam kararmayan havadan dolayı tezgahın üstünde duran löküsü yanına gitti. Kenarında duran kibrite uzanıp yaktı. Elindeki löküsle içeri girip köşeye koyduktan sonra yerde duran minderlerden birine oturan kız geride duran duvara yaslandı. Birkaç saat önce düğünü olmuştu olmasına da o pek bir şey anlayamamıştı. Yanındaki adam tüm gün sahte bir biçimde davranmış kızı soğuk cevaplar vermişti. Sanki silah zoruyla evleniyormuş gibi gergindi Cemal. Kendisi içinde kolay değildiki kendini bildi bileli sevdiği adamın kardeşiyle para karşılığında evlenmişti. Şimdilerde Cengiz eskisi kadar gözüne hoş gelmese de bu sonucu değiştirmiyordu. Asya istemediği bir evlilik yapmıştı. Cemal'de buna göz yummuştu.

Gönül YangınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin