Hoş geldiniz kuzular,
Sınır geçti hop buradayım görüyorsunuz. Arkadaşlar şimdi sınır 450 ki o okuma oranına göre bu az bile kimse kusura bakmasın. Eğer oy sınırından rahatsızsanız ara verip ağustosta yazayım.
Neyse bugün farklı bir şey yapıp başa Sümeyye ve Cengiz'i yazdım. Sonra da Cemal ve Asya.Keyifli okumalar. 🌸
——
Gözlerini yavaş yavaş açan kadın tahtadan yapılmış tavanla karşı karşıya geldi. Başlangıçta hatırana gelmeyen anılar bir bir döküldü gözünün önüne. İstemsizce buruşturdu yüzünü. Dün Cengiz ile sarılıp uyumuştu. Cengiz yoktu şimdi yanında. Üryan vücudunda tek hissettiği kalın yorgandı. Yavaş hareketlerle kalktı yerinden ağrıyan başını ovdu. Saçları karışmış ve dağılmıştı. Dün ağladığından olsa gerek gözlerinin altı şişmişti. Karşısındaki aynadan gözlerini çekip yerinden kalktı. Kıyafetlerini giydi ve doğruca mutfağa gitti. Yanan sobanın çatırtısı kulaklarına dolunca gülümsedi. Yerde duran sinedeki yiyecekler sobanın üstünde dumanı tüten çay içinin sıcacık olmasına neden oldu. Ne güzel bir adam olmuştu Cengiz. Dün gece belki başka erkek olsa öyle davranmazdı ama Cengiz kendinden önce onu düşünüp uyarmıştı onu. Kendisi bile bilememişti o kadar kötü olacağını. Sanmıştı ki eğer Cengiz ona dokunursa silinip gider beyninde dönüp dolan düşünceler ama kendini güvenli bir yere attığının farkında olarak Cengiz'in koynunda uyuyordu.Düşüncelerin arasından çekip çıkardığı tek şey Cengiz'e güvenmesiydi. Artık Cengiz'e güveniyordu Sümeyye. Onu görünce içi içine sığmayan yanının farkındaydı ama şimdiye kadar ona güvenmediğini biliyordu ancak dünden sonra anlamıştı ki artık bir derdi olursa ilk Cengiz'e koşacak içi daralınca ilk ona sığınacak kadar güvenir olmuştu. Artık onun ilk evlendiği zamandaki Cengiz olmadığını ise biliyordu.
Sobada kaynayıp çaydanlıktan dökülmeye başlayan suyun sesiyle kendine geldi genç kadın. Çaydanlıkları alıp aşağı indirdiği sırada Cengiz'in adım sesleriyle içeri girdiğini anladı.
"Hayırlı sabahlar Sümeyyem." Diyen adama dönüp gülümsedi kadın.
"Hayırlı sabahlar."
Karısının gözlerinin halini gören adamın canı sıkılsa da laf etmeyip gidip alnını izinsizce öptü. Artık kendini geri çekme ihtiyacı hissetmiyordu. Dün geceden sonra aralarındaki bağ daha sıkı hale gelmişti.
Adamın hareketiyle kalbi yerinden çıkacakmış gibi çarpan kadının elleri titremişti. Allahtan Cengiz elinden çaydanlıkları almıştı da yanmadan kurtarmıştı ikisinide.
"Sümeyyem diyorum ki dışarıya masa yapalım. Ben askerdeyken komutanlar oturuyordu. Başında da çatısı vardı. Bir güzeldi ki sorma gitsin. Güneşli günlerde orada otururuz. Güzel olur güneş yakmaz. Ne dersin?" Kadının kafasının dağılması için konuşan adamın tek derdi kadına bütün olanları unutturacak kadar kadını meşgul etmekti.
Kocasının gülerek konuşmasını duyan Sümeyye gülümsedi. Gözünde tam canlanmadı görmediği için tam canlanmamıştı ama merak da etmişti nasıl bir şey olacağını. "Olur bende yardım ederim beraber yaparız." Kocasının çok yakın olmadan arasına mesafe koyan kadın kocasına bazlamalardan birini verip yumurtaları soymaya başladı.
"San yanımda ol kafi." Diyen adamla duraksadı kadın. Kalbi o kadar hızlı dövüyordu ki göğsünü kendi kulakları bile duyuyordu kalbinin sesini. Başını yavaşça kaldırdığında Cengiz'in kendine olan bakışını görünce nefesini tuttu. Öyle bir bakıyordu ki adam sanki dünyanın üzerinde tek bir güzellik kalmıştı da ona kıyamıyor gibiydi. Başını yavaşça indirdi utanıp. Yumurtaları soymaya devam ederken yanağına değen dudaklarla şaşırıp kalan kadın başını kaldırmadı. Kalbinin hızı artarken yutkundu. Yanağına sürtünen adamın burnu kafasını karıştırmaya başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Yangını
Short StoryÇocukluğundan beri karşılıksız bir adamı seven genç bir kızdı Asya. Bir yandan onun kardeşiyle evlenmek zorunda kalmak diğer yandan sevdiği adamın evlendiğini görmek cehennem azabı gibiydi sanki. Ancak evleneceği adamın onun hayatını gül bahçesine ç...