BÖLÜM 4 'ISLAK ZİHİNLER'

4.1K 63 3
                                    



S A D E C E

S E N



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



4.BÖLÜM| 'Islak Zihinler.'

Doğruluğu kesin yanlışlar.

Yasak olduğundan emin olduğum bir yola girdiğimde, aklımda yakalanma korkusu yoktu. Yaptığım şeyin çok büyük bir ihanet olduğunu biliyordum ama içimdeki tutkuyu ve aşkı bastıracak bir sebep bulamamıştım. Her insan âşık olurdu...

Sıcak bir esinti gerdanımı yalayarak tenimin ürpermesini sağladığında gözlerim, çakılı kaldıkları gözlerden bir saniye olsun ayrılmadı. Birkaç metre ötemde durmuş, eline tuttuğu kutuyla bana ve ona arkası dönük olan Hector'a bakıyordu. Kalbim gümbürdemeye devam etti. Aldığım nefesin ciğerlerime ulaşamadığı saniyelerde panik, tırnak uçlarımdan saç diplerime kadar tüm bedenimi ele geçirdi. Bir an olsun ayırmadım bakışlarımı Louis'ten. 

Ellerimin omuzlarında olduğu adamın kim olduğunu anlamış mıydı bilmiyorum ama bakışlarında, kanadı kırık kuşun hayata tutunma mücadelesi vardı sanki. Derin bir yutkunuş adem elmasını harekete geçirdiği sırada, Hector gözlerimin asla ayrılmadığı noktayı merak etmiş olmalıydı ki engellememiş olsaydım arkasındaki genç adama dönecekti. Sevgilimin konuşmuyor olması kesinlikle yararımızaydı. Gömleğinin kumaşını sertçe tutup dönmesini engellemiş olmamdan kötü bir şeyler olduğunu anlamıştı sanırım çünkü şükürler olsun ki yalnızca bana ayak uydurmayı seçmişti.

Louis yaklaşık beş saniye daha ne yapacağını bilmiyormuş gibi durdu, ardından, ''Kusura bakmayın, Hanımefendi. Bayan Marta bunu evinde unuttuğunuzu ve size yetiştirmem gerektiğini söyledi,'' diye mırıldandı utana sıkıla. Elindekinin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama yalnızca, ''Teşekkür ederim,'' dedim. Louis'in, önümde duran Hector'un hâlâ neden kendisine dönmediğini merak ettiğini biliyordum, bunu yüz ifadesinden oldukça net seçebiliyordum, yine de daha fazla bize bakmadı ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. 

''Tanrım,'' diye fısıldadım, Hector'un omzunu gerginlikle sıkarken. ''Neredeyse yakalanıyorduk!'' Louis'in yeterince uzaklaştığını fark ettiğim an dehşet içinde, kaşları çatık sevgilime döndüm, neler olduğunu bilmek ister gibi bakıyordu bana. 

''O da kimdi?'' Sonunda ardına döndü ve kocaman bir boşlukla karşılaştı. İçimde, Louis'in köy halkına adımda dedikodular çıkaracağına dair bir ihtimal yoktu. Öyle biriymiş gibi durmuyordu, açıkçası bu yüzden biraz olsun rahattım. ''Marta'nın mücevher imalatçısı,'' Yanından ayrılarak kayanın üzerindeki kare kutuya uzandım. El işlemeleriyle süslenmiş kutu ahşaptı. Kapağını açtığım anda içinin boş olduğunu görmek bıkkınlıkla gözlerimi devirmeme neden oldu. 

SADECE SEN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin