BÖLÜM 19 'ACIDAN DUYULAN HAZ'

1.4K 66 7
                                    


Selam aşktanelerim.

Bölümlerin geç geldiğinin farkındayım ama şu sıralar her şey üst üste bindi, evliliği, dersleri, burayı ve işi aynı anda yürütmeye çalışmak fazla zor, üstelik bunlar da yetmezmiş gibi taşınıyorum... ay yazarken yoruldum.

Beni anlayacağınızı umuyorum.

İyi okumalar.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Ufuk çizgisi, batmaya hazırlanan güneşin etkisiyle göz alıcı bir kızıllığı gözler önüne seriyorken, kapandı kapanacak gözlerime sonunda istediklerini vererek başımı yasladığım Damian'ın omuzunda uyuyakaldım. Ara ara uyanmış, Damian'ın beni kollarına alarak arabaya taşıdığı âna şahit olmuştum. Yeniden uyandığımda ise kendi yatağımda, kendi evimdeydim. Başucumda, yarın erkenden beni alacağına dair Damian'dan bir not vardı. 

Saçlarımdaki tüm tokaları çıkarıp sarı tutamları özgürlüğüne kavuşturan Damian'dı, hâlâ kafamda olsalar şu anda çekeceğim acıyı düşünmek bile istemiyor, bunu düşündüğü için Damian'a teşekkür ediyordum. 

Üzerimde saraydayken giydiğim kırmızı elbise yerine düz, mavi renk bir elbise vardı. Askılı olması çıplak kollarımın buz kesmesine neden olmuştu. 

Odadan çıkıp acıyan ayaklarımla birlikte salonda oturan annemi buldum. Elini yanağına yaslamış, kışları vazgeçilmezimiz olan kabartma desenli şöminemizi izliyordu. Yalnızdı ve üzerinde yeşil şalı, elinde dumanı tüten bir içecek vardı. Saat muhtemelen sabah sularıydı. Güneşin doğmak üzere olduğu, gökyüzünden penceremize yansıyan mavi, sarı ve turuncu renklerinden belli oluyordu. 

''Günaydın,'' diye mırıldandım pürüzlü bir sesle. Ona yaklaşıp oturduğu koltuğun kenarına oturdum, aramızda çok mesafe yoktu. 

''Günaydın,'' dedi bana dönmeden. İç çekip bakışlarımı ellerime indirdim, gözüme çarpan şey yakut yüzüğüm olmuştu. ''Bugün saraya gideceğiz, Damian bir yemek yeneceğinden bahsetti. Akrabalarımızı tanımak için.'' 

Her şeyin bu kadar çabuk gelişmesi normal miydi bilmiyordum ama sanırım bu şekilde olması daha iyi olacaktı. 

''Bana bahsetmedi,'' diye mırıldadığımda, bir süre ses çıkarmadı. ''Anne, üzgünüm.''

''Karnında bir bebek var, üzülüp stres yapmana gerek yok.''  

''Her şeyin böyle gelişeceğini bilemezdim, hata yaptım.''

''Bunu bilmen iyi en azından,'' dedi yönünü bana çevirerek. ''On dokuz yaşındasın, Mila! On dokuz yaşındasın ve bir bebek için yeterince büyük değilsin!'' Gözlerinin sulandığını fark ettiğimde, göz pınarlarımın taşmasına engel olamadım. ''Benim yaptığım hataları yapmaman için olabilecek en iyi şekillerde büyütmeye çalıştım seni, sen daha kendin küçücüksün, tatlım. Bir bebeği nasıl idare edeceksin?''

SADECE SEN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin