BÖLÜM 14 'ÖLÜ RUHUN ÇIĞLIKLARI'

945 49 6
                                    


S A D E C E

S E N


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


14. BÖLÜM| 'Ölü Ruhun Çığlıkları'

🕯️


Gündoğumu tüm güzelliğiyle gökyüzünü sarı ve kızılın tonlarına boyarken, ürperen bedenimle birlikte üzerimdeki şala daha sıkı sarıldım. Tüm gece uyumamıştım, aslında saat gece yarısını geçiyorken denemeye çalışmıştım ama tahminen uykuya daldığımın on dakika sonrasında mide bulantısıyla gözlerimi aralamış, kusmaya çalışmıştım ama başarısız olunca mutfağa inerek süt ısıtmaya karar vermiştim. Tam içeceğim sırada kokusundan tiksinmiş, bardağa bırakarak ayrılmıştım mutfaktan. 

Bakışlarımı gaz lambası içinde titreşen aleve diktim ve ona daldığım sırada, kapımızın kısık bir gıcırtıyla açıldığını duydum. Arkama dönme gereği duymadım, büyük ihtimal annemdi ve ineklerinin yanına, süt sağmaya gidecekti. Fakat beklediğimin aksine annemin sesi duyulmadı; Helen olsaydı önce şaşkınlık dolu sesini işitirdim ve yanıma gelir elini yanağıma yaslayıp üşüyüp üşümediğimi kontrol ederdi; annem değildi, oydu.

''Neden ayaktasın?'' diye mırıldandı yavaşça yaklaşırken bana. Yere oturmuştum ve lambadan çektiğim bakışlarımla birkaç santim ötemdeki tavşanı izliyordum, otları kemirmeye çalışıyordu. 

''Uyku tutmadı,'' diye fısıldadım tam arkamda durduğunu hissediyorken, dün geceye bakınca şu anda daha az nefret dolu çıkıyordu sesi. 

Yanıma yaklaştı ve oturdu. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı ve gri pantolonunun askılarından sol taraftaki omzunda değildi, düşmüştü ya da kendisi öyle bırakmıştı. Göz ucuyla ona bakarken dizlerini kendine çekti benim gibi ve elindeki fötr şapkayı diz kapağına yasladı. 

''Dün gece seni kırdım, öyle değil mi?''

''Son zamanlarda beni kırmadığın tek bir an yok, Hector.'' dedim hemencecik. Başını, çenesi boynunun altına değecek kadar eğdi ve gözlerini kapattı. İç çekerek yanağımı dizime yasladım ve ona baktım, birkaç saniyenin sonunda aynını yaptı. 

''Senin yüzünden,'' dedi sessizlik bir dalga olup bizi içine çektikten hemen sonra. ''Beni mahvediyorsun. Sen, tavırların... son zamanlarda seni tanıyamıyorum.''

''Benim bir şey yaptığım yok,'' dedim sert bir sesle. ''Tüm bunlar senin yüzünden başımıza geliyor!''

''Tam olarak ne yaptığımı söyler misin?'' Yine aynısı oluyordu işte, bir dakika önce var olan o yumuşaklık tuzla buz olmuş, gözlerindeki öfke hâkimiyeti ele almıştı. 

SADECE SEN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin