Yorumlarınızı okudukça moralim az da olsa artıyor. Siz de morallerinizi düşürmeyin. Bolca dua edin. Şuan elimizden gelen tek şey dua etmek. Yakınları olan varsa geçmiş olsun...
Hepinize iyi okumalarr!
***
"Eee Asena konuştunuz mu şu Cengiz denen adamla"
Onaylayan bir ses çıkardım. Evet konuşmuştum fakat içimde bir yerlerde kötü bir his vardı. Adamın isminden bile şüphe duyuyordum. Ya Yiğit'in dediği doğruysa. Ya kötü birisiyse...
Düşüncelerimi bir kenara bırakarak bulaşıkları yıkamaya devam ettim. Telefonumu omzumla kulağım arasına sıkıştırmış, Cansu ile konuşuyordum. Yiğit ile en son 2 gün önce konuşmuştuk. O iki gündür Yiğit'i göremiyordum. Ne askeriyede ne de lojmanda...
Cansu ile konuşurken kapı çaldı.
"Cansu ben seni sonra arayacağım olur mu? Birisi geldi. Kapıyı açmam gerek"
"İyi madem. Görüşürüz"
"Görüşürüz" diyerek telefonu kapattım. Kim geldi acaba? diye düşünürken ellerimi hızla yıkadım ve havlu ile kuruladım. Kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Gördüğüm kişi ile gözlerim fal taşı gibi açıldı.
"Cengiz? Ne işin var senin burada?"
Karşımda 40 yaşında gözüken bir adam vardı. Bu adam hiç de 25 yaşında gözükmüyordu. Sakalları hafif uzun ve kirliydi. Saçları da aynı şekilde uzundu. Gözlüğü vardı. Hiç de tekin birisine benzemiyordu.
"Merhaba Asena, ben geldim. İçeriye girebilir miyim?"
Nazik birisine benziyordu ya da ben öyle düşünüyordum. Sebepsizce içimdeki kötü his daha da artmıştı.
"Ah! Tabi buyur, geç sen şöyle" diyerek kapıdan çekildim. Ayakkabılarını çıkartmadan içeriye girdi.
Oraları daha yeni temizlemiştim!
Tebessüm etmeye çalışıyordum fakat olmuyordu. Dudaklarım zincirlenmiş gibiydi.
"Şey ayakkabılarını çıkartırsan daha iyi olur"
Sesim ne kadar utangaç ve kısık çıktıysa içimdeki ses zıttıydı. Sinirli ve agresifti.
"Pardon unutmuşum" diyerek ayakkabılarını çıkarttı ve kenara koydu. En azından bakımlı gözüküyordu.
O salona geçerken ben de onunla beraber salona geçtim.
"Kahve ister misin? Hemen yaparım" diyerek tebessüm ettim. O da aynı şekilde gülümsedi.
"Aslında olur. Şekerli olsun" başımı sallayarak mutfağa geçtim. Kahve makinesini çıkartıp içine kahve ve suyu döktüm. Düğmesine basıp karıştırmaya başladım.
Arka cebimden telefonumu çıkarttım. Beni arayan Türkmen Teyze'nin numarasını tuşladım. Telefonumu kulağıma dayayarak açmasını bekledim.
Aradığınız numara kullanılmamaktadır.
Ne demek aradığım numara kullanılmamakta! Sanırım bir yanlışlık vardı. Geri araya basarak tekrar aradım fakat yine aynı şekilde bir ses duydum.
Aradığınız numara kullanılmamaktadır.
Kahretsin! Tanımadığın birisine güvenirsen sonun böyle olur işte Asena!
Sakin olmalı, mantıklı bir şekilde karar vermem gerekiyordu. Düşünmeye başladım. Telefonumdan Yiğit'in numarasının üzerine bastım. Bir umut. Hadi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILTI |Ara Verildi...|
RandomHayat bana bir şans sunsaydı ailemin yaşayabilmesi için elimden gelen her şeyi yapardım. Bilinmezliğin bende açtığı yaralar, çocukluğumun benden esirgediği hayaller, belki de gençliğim benden soyutladığı o tüm gerçekler. Ben aile nasıl olur bilmede...