1.1

8.8K 468 104
                                    

Evet. 11. bölümü de yazıyorum. Bölümü yazarken 100 saat bölüme nasıl başlayacağımı düşündüm. Umarım beğenirsiniz. Lütfen oy verip yorum yazmayı unutmayın.

İyi okumalarr!

***

1 hafta olmuştu. Tam tamına bir hafta fakat hâlâ hiçbir hareketlilik yoktu.

"Komutanım"

"Söyle Çerkez!"

Genç adam karşısındaki teröristlere odaklanmış bir şekilde onları izliyordu. Timine beklemelerini söylemişti fakat onların pek bekleyecek hâlleri yoktu

"Komutanım neyi bekliyoruz?"

Genç adam hızla etrafı gözleriyle taradı. Bir terslik vardı. Etrafta hiç bir ses yoktu. Sadece kapıya konulmuş iki terörist vardı.

Cevap gelmedi komutandan. Askerler komutanından bir hareket bekliyordu fakat hiçbir ilerleme yoktu. Bir kaç dakikadır teröristleri izliyorlardı. Askerler komutanlarından emir bekliyorlardı fakat bir emir gelmiyordu.

"Bombacı, Amor beraber güneş"

Duydukları emir ile adımlarını hemen mağaraya doğru yürüttü askerler. Sessiz fakat bir o kadar da hızlı adımlarla. Büyük ihtimalle dinleniyorlardı.

"Komutanım bir şey sorabilir miyim?"

"Sor Balta! Bir bitmedi sorularınız"

Teröristleri izlemeye devam ediyordu genç adam. Sanırım bir hareketlilik vardı. Gözlerini asla ayırmıyor bir yandan da Balta'nın sorusunu cevaplıyordu.

"Komutanım eğer ölürsem arkamdan bir fatiha okur musunuz?"

Duyduğu cümle ile sinirlenmişti genç adam. Kimse ölmeyecekti. Buradan asla bir şehit çıkmayacaktı. Allah'ın izniyle sapasağlam geri döneceklerdi.

"Balta eğer konuşmaya devam edersen teröristlerden önce ben seni öldüreceğim. Laflarına dikkat et!"

Teröristlerde bir hareketlilik vardı. Hepsi teker teker arabaya biniyordu.

"Komutanım burada bir hareketlilik var"

Kalaycı'dan ses gelmişti. Görüyordu fakat bir sorun vardı. Ne olduğunu kavramaya çalışıyordu genç adam. Ne olduğunu kavrayamadan arkasında bir hareketlilik sezdi genç adam. Yüzünü çevirdi ve arkasına döndü. Karşısında bir terörist vardı. Onun işini bitirebilirdi belki.

Karşısındaki teröristten çekti bakışlarını. Dağın yamacına doğru çevirdi gözlerini.

Kulağındaki kulaklığa fısıltılı bir ses verdi.

"Pusuya düştük"

***

Yiğit'ten bir haftadır haber alamıyordum. Ne telefonlarıma cevap veriyordu ne de çevrimiçi oluyordu. Büyük ihtimalle görevdeydi. Ne kadar merak etsem de içimdeki yangını bir şekilde susturmayı başarıyordum. Sebepsizce kalbim acıyordu. 3 hafadır Mardin'deydim fakat herkese çok çabuk alışmıştım. Özellikle de Yiğit'e...

Gözleri bana huzuru hissettiriyordu. Sürekli ona bakma isteğimi artırıyordu fakat şimdi o gözlerden mahkum kalmıştım. Küçücük bir bakışma ile içimde kelebekler uçuşuyor gibi hissediyordum.

FISILTI |Ara Verildi...|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin