1.6

7.7K 443 114
                                    

Merhaba. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler. Umarım beğenirsiniz.

Lütfen oy verip yorum yazmayı unutmayın.

İyi okumalarr!

***

Yiğit çıkış işlemleri ile uğraşıyordu. Ben ise  onun işlerini halletmesini bekliyordum. Koltuklara oturmuş bir şekilde onu bekliyordum. Belki de dikizleme de denilebilirdi. Hâlâ aynıydı. Esir alınmasına, o kadar işkence görmesine rağmen hâlâ omuzları dik durabiliyordu. 

O kadar yaraya bile ufak sıyrık diyerek geçirmişti. Karnından bıçaklanmıştı. Sırtında sayılamayacak kadar bıçak izi vardı. Vücudunda demir çubuk izleri vardı. Kaşı ve dudağı patlamış, yanağının sağ tarafı mosmor olmuştu. Birkaç tane kemer izi vardı fakat bana "Biz bunları antrenmanda yapıyoruz. Bu kadar üzülmene gerek yok" demişti.  

Yaralar değil de açlık vurmuştu ona. Doktorla konuştuğumda açlık yüzünden olduğunu söylemişti. Bir insan bu kadar dayanıklı olamazdı. Nasıl dayanabildi acaba? Belki de 1 değil 2 terörist saldırmıştı ona. Belki de 2 bile değildi. Daha fazlasıydı...Onu orada gördüğümde ki çaresizliğini hatırlıyordum. Gözlerimin önünden gitmiyordu o bakışları. İyi ki aptallık etmiştim. İyi ki onun yanına gelmiştim...

Arkasını döndü ve bana baktı. Onu izlediğimi anlamıştı sanırım. Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. Göz kırptı ve tekrar önüne döndü. Tebessüm ettim. Bu adamı seviyordum. Evet daha erkendi fakat seviyordum. Gönül işte. İlk bakışta birisine aşık olan bile vardı. Ben neden olmayayım?

Yiğit yanıma doğru yürüdü. O bana doğru yürümeye devam ediyordu. Bende ayağa kalktım ve yanına doğru yürüdüm.

"Bitti mi işlerin?"

"Evet"

"Eve mi gideceğiz yoksa askeriyeye mi geçeceğiz?"

Çıkışa doğru yürümeye başladık. Etrafı kolaçan ediyordu. Bakışlarının yönü beni buldu. Karşılık verdim ona. Bende bakmaya başladım.

"Eve"

Arabasının anahtarını çıkardı ve kapısını açtı.  Bende onunla beraber arabaya bindim ve koltuğa oturdum. Arabanın kapısını kapatarak yüzümü Yiğit'e doğru çevirdim.

Arabayı çalıştırdı. Etrafı tekrar kolaçan etti. Arabasını park yerinden çıkardı ve sürmeye başladı. Ne o konuşuyordu ne de ben. Konuşmak istemiyordum sebepsizce. Hâlâ ondan itiraf bekliyordum fakat sadece bekliyordum.

Telefonum çalmaya başladı. Sahi amcamlar ne yapıyorlardı? En son hepsinin numarasını engellemiştim. Arayan kişiye baktım. Bilinmeyen numaraydı. Bir ara İstanbul'da doktor olduğum için bilinmeyen numaradan arayan kişi sayısı çok oluyordu.

"Alo"

"Asena kızım, Türkmen Teyze'n ben. Telefonumda bir aksilik oldu. O yüzden hattımı değiştirmek zorunda kaldım kızım, kusura bakma"

Bakacağım teyzeciğim. Kusura bakacağım. Sizin gibiler yüzünden olmuştu bunların hepsi. Hâlâ arıyordu birde. Yaşından başından utan!

Telefonumu hızla Yiğit'e uzattım. Bana 'Ne oluyor?' dercesine bakıyordu. Telefonu eline bıraktım. Alıp konuşmaya başladı. 

"Kızım duyuyor musun beni?"

"Kimsiniz?"

Sesinin tonu kalınlaşmıştı. Bu sesin sahibinin Yiğit olduğunu söyleseler asla inanmazdım. Şaşkın gözlerle ona bakıyordum. Bir elinde telefon diğer eliyle direksiyonu tutuyordu. Radyodan Ben Kalender Meşrebim açmak istiyordum şuan. 

FISILTI |Ara Verildi...|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin