*10*

913 98 18
                                    

Merhaba arkadaşlar. Umarım hepiniz iyisinizdir ♥️ Her seferinde bu konuşmayı yaparken zorlanıyorum ama umarım kaybettiğiniz can yoktur gerçi 30000 fazla kişi hepimizin canıydı. Beklettim bölüm geç geldi ama ağır süreçten geçtik toparlanmam zaman aldı. Uzatmadan, keyifli okumalar dilerim🤍


Şubat'ın son haftası günlerdir bastıran karı geride bırakmıştı. Herkes ders arası verilen büyük teneffüste bahçedeydi. Kuşlar yavaş yavaş ağaçların görünmeyen sık dallarından cıvıldaşmaya başlamışlardı. Görünürde her şey normale dönüyor, soğuk kış sorunsuz atlatılıyordu ama bir şey vardı... Okulun çatısındaki beyaz örtü eriyerek gider borusundan toprağa dökülüyor ve çamurlaşan zemine basıp geçen her öğrenci botlarının altıyla taşıdığı lekeleri kaşlarını çatarak tüm bun manzarayı izleyen Wednesday'in gözleri önünde krem renginde zemine döşenmiş olan ve okulun iç koridorlarına kadar uzanan fayansların üzerine bulaştırıyordu. Aptal insanlar diye düşünüyordu genç kız, elinde değildi. Neden basıp gittikleri yere dikkat etmezlerdi ki?

Tanıdık bir gülüş duydu. Hiç şüphesiz günlerdir DNA'sındaki değişikliklere neden olan ve ona huzursuzluk gibi zar zor hissedebildiği bir duyguyu son günlerde sıklıkla hissettiren oda arkadaşının sesiydi bu. Kafasını yan döndü Wednesday ve sirenlerin en popüler üyesi Bianca'yla kol kola yanından geçip giden Enid'i izledi. Kaşları çatıldı anında. İçini adını koymadığı daha doğrusu hissettiğini konduramadığı yakıcı bir sıcaklık sardı. Kıskançlık...

Enid'in o tekinsiz kızla ne işi olurdu?

Bakışları bir süre daha bahçenin havuz bölümüne kadar uzanan araziye ilerleyen ikiliyi takip etti ve en son görüşü önüne geçen uzun bir siluet tarafından bozuldu. Wednesday, ağır ağır bakışlarını donakaldığı yerden yukarıya, dalgalı, kısa, sarı saçların çevrelediği beyaz yüzün sahibine kaydırdı. Bir çift tanıdık bakan ama ilk anda kimliğini çıkaramadığı maviler onu izliyordu.

"Özür dilerim, böldüm" dedi, neşeli bir ses ve Wednesday'in çatık kaşları daha da çatıldı. "Özür dilemeniz böldüğünüz zamanki faaliyetimi geri getirmiyor maalesef." İç çekerek yüzünü önüne döndü ve elindeki not aldığı deri kaplamalı defterinin avucu arasında kalan kalın köşesini sıktı. Enid, açık bir şekilde onun üzerinden tehdit ediliyordu ve Wednesday bu okulda onun yakınında görmeyi umursamayacak kadar kimseye güvenemezdi. Özellikle de o sirene...

"Tanışabilir miyiz?"

Arkasında bıraktığı gölge önüne geçtiğinde Wednesday bakışlarını tekrar uzun boylu kızın vücudu boyunca üzerinde kaydırdı ve bir şekilde onu uzaklaştırmasına engel olan o gözlerinde durdurdu. "Neden enerjin bana zaten tanışıyormuşuz gibi hissettiriyor?" diye sordu bıkkınlık dolu bir sesle ve ardından hemen ayağa kalkarak az önce oturduğu taş zeminin tozunu elinin tersiyle eteğinden temizledi. Arkasındaki alan açıklığa kavuşmuştu artık, bunu fırsat bilerek dönüp tekrar Enid'in durduğu yeri yokladı. Attığı kısa bakış anında kaşlarının çatılmasına neden oldu çünkü Enid'in sırtı ona dönüktü ve o yöne baktığı anda Bianca gözlerini kendi gözleriyle buluşturmuştu. Esmerin uzun kolu Wednesday'in kısılan gözleri önünde Enid'in omuzundan sağ kolunun dirseğine kadar kaydı ve onu tutarken sarışını kendisine doğru çekip kolunu etrafına doladı.

"Ne halt ettiğini sanıyor bu?"

"Pardon bana mı dedin?"

Ah, diye iç geçirdi Wednesday, doğru ya daha arkasında ısrarcı bir misafiri vardı. Hissettiği rahatsız edici duyguyu şimdilik göz ardı edip kısa bir süreliğine arkasına döndü ve yüzü biraz da olsa yüzünün üzerinde kalan sarışına bakmak için kafasını hafifçe geriye yatırdı.

New Moon / Wenclair gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin