Merhabalar dostlar :) Uzun süredir peş peşe bölüm attığımın farkındayım sindirerek okumak isteyenler bekletebilir fakat ulaşmak istediğim bir nokta var oraya varıncaya dek bu kurguya üst üste bölüm atmayı düşünüyorum. Lütfen sizde okurken her bölümü değerlendirmeden hızlı hızlı okuyup geçmeyin. Her bölüm sonuna gidişatla ilgili düşüncelerinizi paylaşın 🤍
•••
Fırtına geri dönmüştü. Nevermore ormanlarının tepesinde gürleyen gökyüzü sarışın kadının kederini yansıtırcasına dolup boşalıyor, üst üste şimşekler patlatıyordu. Larissa, ağaçlık alandan çıktığında sırılsıklamdı. Ağaçların dallarından üzerine akan çamurlu yağmur izleri bir damar yolu gibi yüzünden boynuna, oradan da açık kalan gömleğinin yakasına doğru karmakarışık bir yol çiziyordu. Islak saçları yüzüne yapışmıştı. Aralık kalan dudakları Nevermore'un devasa kapısına doğru attığı her adımda biraz daha titriyordu. Ağlıyordu genç kadın. Bu onun kaderi olmamalıydı, Tyler'ın da öyle... Fazlasıyla yorgundu. Oğlunu her gece olduğu gibi yine o kulübede üstelik bu sefer daha büyük bir acıyla baş başa bırakıp okuluna, görevine geri dönmek zorunda kalmıştı. Muhtemelen yarın sabah erkenden Bayan Addams odasına onu sorgulamak için geri gelecekti. Her şey yıllar önce düzeltemeyeceği bir şekilde paramparça olmuşken Larissa, şimdi genç kadına nasıl bir cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu. Tanrı yardımcısı olsun! Zor bir süreç onu bekliyordu.
••
Peşinden bıraktığı ıslak ayak izleri odasının kapısına yaklaşırken silikleşerek kaybolurken düşünmeden edemedi. O bir şekil değiştirendi. Keşke diye diledi içinden... Keşke şu an şekil değiştirip diğer kimliğine geri döndüğünde o kimliğiyle şu an hissettiği hiçbir duyguyu hissedemeseydi. Ama bu mümkün değildi. Ona ait olan, o olan her kimliği her duygusunu sonuna kadar taşıyordu. Hepsi o'ydu. Larissa'nın kaçacak hiçbir yeri yoktu. Bu yüzden de yorgun bir şekilde elini odasının kapı koluna uzattığında içeri girmeden son bir kez dönüp karanlık olan koridora baktı. Wednesday, fazlasıyla zeki bir izciydi ve bir yerlere saklanıp onu gözetleme ihtimali oldukça yüksekti. Fakat koridor karanlık ve boştu. Larissa, tuhaf bir şekilde kızın odasında ve güvende olduğunu hissedebiliyordu. Bu yüzden artık hiç sorgulamadan açtığı kapıdan içeri girdi ve ilk etapta gözlerini kapatarak yavaşça kapattığı kapının üzerine yasladı sırtını. Ağır ağır aldığı nefeslerini düzene sokmaya çalıştı. Şöminenin hafif çıtırtısı, kapalı göz kapaklarının üzerine vuran sarımsı loş ışığı ve donmuş, ıslak yüzünü okşayan odanın boğmayan sıcaklığı biraz da olsa kadının gerilen sinirlerini yatıştırmasına yardımcı oldu. Yavaşça göz kapaklarını geri açtı Larissa ve bunu yapar yapmaz gördüğü manzara karşısında donup kaldı. Kafası hafifçe sağa dönüp, biraz da sola yatınca şaşkınlıkla kaşlarını çattı. Belli belirsiz adımlarla şöminenin önünde bulunan ve her zaman oturup düşüncelere daldığı koltuğuna doğru yürüdü. Ona ait olan yer kesinlikle boş değildi. Sağ elini uzatarak öne çıkardığı işaret parmağıyla kafası koltuğunun köşesinden sarkan siyah saçların çevrelediği bembeyaz yüze uzandı ama dokunmadan birkaç santim uzağında bekleterek öylece durdu. "Söylesene" dedi, onun duyamayacağı bir fısıltıyla. "Bunu bize neden yaptın?"
••
Dışarıdaki fırtına zihnindeki birbirini izleyen görüntülerin de hızlanmasını tetikliyordu. Bedeni her efor sarfedip hızlanırken, zihni de aynı şekilde hızlanıyor, her gök gürültüsüyle birlikte manzaralar da birbirinin peşinden değişiyordu. İlk başlarda tüm bunlar Wednesday için basit bir anatomi becerisiydi, sonrasında ise her şey tamamen değişmişti, hem de o hiç istemeden. Bu sürecin farkına bile varamadan yaşanmıştı tüm bu olanlar. Enid'in elinin altında çözülmesinden hoşlandığını fark etmesi onun için büyük bir yıkımdı. Soğukkanlılığının, profesyonelliğinin, mantığının... Fakat sadece bunlarla da sınırlı kalmıyordu. Sonrasında daha da felakete dönüşen bir şey oluşmuştu genç kızın içinde, o da tuhaf bir şekilde Enid'e dokunmaktan hoşlanmaya başlamıştı, tıpkı Enid'in de ona dokunmasından hoşlandığı gibi... Bunun farkındalığına da varması Wednesday'i çıldırtan bir gelişmeydi. Ama bu da yeterli değildi, zamanla Wednesday o malum gecelerin gelmesini beklerken buluyordu kendini ve sadece bunu yapmakla da kalmıyor artık gündüzleri bile Enid'le fazla zaman geçirmeye başlıyor, gülüşünü izlemeyi seviyor ve onunla tüm o tuhaf konuşmaları yapmaktan keyif alıyordu. Tüm bunlar tamamen aptalcaydı. Zayıflıktı ve Wednesday zayıflıktan nefret ediyordu...
Yeni bir gök gürültüsünün ardından Wednesday'in şakağından akan ter boynuna doğru daha önceki izini takip ederek kayboldu. Her bir hücresi hassas ve aynı şekilde gergindi. Tıpkı çelloyu çaldığı zamanlardaki gibi o elzem son noktayı vurgularkenki titizliğiyle aynı şekilde sıcaklığa doğru kayan parmağının ulaştığı noktayla birlikte Enid'den duymayı beklediği sesi alabildi. Sonunda...Gözleri kapalıyken dudakları yanaklarına kadar açılarak canını acıtacak bir tebessümle gerildi.
Enid'in elleri söz dinlemeyi kesinlikle bilmiyordu. Boğazına kadar, her gün özenle iliklediği düğmelerini hızlı bir şekilde açtığında Wednesday ancak göz kapaklarını geri açabildi. Eğilip oda arkadaşının ne yaptığına baktığında ise artık çok geçti. Enid'in açık yakasından geriye kayan elleri yavaşça boynunu kavrayarak oradan ensesine geçmiş ve sırtına uzanmıştı. Bir kelepçe gibi sarmıştı onu. Moleküllerin hücrelerle birleştiği gibi kenetlenmişti ona ve bu düşünce, hissettiği ve ona yabancı olan bu sıcaklık Wednesday'in bedeninden garip bir ürperti geçmesini sağladı. Titrerken alel acele elini Enid'in üzerinden çekerek onu saran kollarından kurtulacak bir hızla geri çekildi."Hey sadece yardım etmek istemiştim. Karşılığını ödemek..."
"Gerek yok."
Enid'in açtığı düğmelerini titreyen parmaklarıyla geri iliklerken bir taraftan da hiçbir duygu yansıtmamak için işkence ettiği soğuk bakışlarıyla yatakta tamamen çözülmüş bir şekilde yatan oda arkadaşına bakıyordu.
"Bazen benim hiçbir duygu hissetmediğimi unutuyorsun. Canlıların hissettiği her duygu zayıflıktan doğar, ben zayıflığı sevmem."
Gitmek için arkasını döner. Ona bu kadar uzun süre bakmamalı... Bakmamalı... Lanet olsun, evet yapmalı ama bunu yapamıyor...
Tam odanın orta alan çizgisine basarken omuzu üzerinden geriye bakarak hala yatakta aynı pozisyonda yatarken onu izleyen kızın görüntüsüyle yoğun bir şekilde yutkundu. Yarım dudak bir şekilde gülümsemeye çalıştı. O, hiçbir zaman böyle şeyler yapmazdı ki! Lanet olsun neden bu kadar aptalca davranıyordu?"Yanlış anlama sana zayıfsın demiyorum sadece zevklerimiz farklı."
Enid'in dudakları parlak bir tebessüm için gerildiğinde onu daha fazla izleyemeyeceğini anlayarak önüne döndü. Hata yapıyorsun Wednesday! Aptalca davranıyorsun!
Çalışma masasına kadar süren kısa mesafede kendini yeterince paylayabildi ama masaya varamadan onu neşeyle izleyen ve gülerek dalga geçtiği ses tonundan belli olan oda arkadaşının söylediklerini duydu."Hiçbir duygu hissetmediğini söylüyorsun ama benim incineceğimi düşünüp duygumu önemsiyorsun öyle mi?"
Adımlarını durdurdu Wednesday! Kahretsin, neden bu kadar haklıydı? Neden daha öncekiler gibi boş boş konuşmuyordu? Niye onu köşeye sıkıştırmaktan bu kadar keyif alıyordu?
Gerilen yüz hatları soğuk bir maskeyle hiçbir duygu yansıtmadan donukluğunu geri kazandığında Wednesday yumruklarını sıkarak mırıldandı.
"Bunun duygusallıkla alakası yok ben sadece kaba olmayı sevmem. Kabalık ahmaklıktır."
Bu sefer geçip masasına oturmayı başardı. Enid'in artık hiçbir şey söylemeyeceğini biliyordu. Enid, yatağında yüzünü ona dönüp, yumuşak yastığına sarılarak sırtını izlerken, Wednesday de garip bir tedirginlik içinde daktilonun tuşlarına basmaya başladı. İlk defa bu kadar hassaslık ve daha önce hiç hissetmediği bir korkuyla yazı yazıyordu...
Duygular insanı zayıf kılar. Bir adams asla duygularına yenik düşmemelidir...
Yazmayı bitirdiği an hala hissettiği sıcaklıktan dolayı iliklediği düğmelerini tekrar geri çözdü ve elini yanan ensesine götürdü. Öfkeyle önüne baktı.
Kendine gel Wendsday kim olduğunu sakın unutma...
Evettt bölüm sonu. Nasıl buldunuz bakalım :)
Wenclair zaten muhteşem bir ship de ama morissa shipi de efsane değil mi ya?
Diğer ikilinin sahnelerini de merak edenler var mı yoksa çoğunluk wenclair hayranı mı?
Paralel yürütmeye başladım kurguyu fikirlerinize göre bir yön çizeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New Moon / Wenclair gxg
RomanceEnid'in dönüşümünü tamamlayamamasına neden olan tek şey kızgınlık geçirdiği sürede onu tatmin edecek bir partnerinin olmamasıydı. Wednesdey bu durumu fark edip Enid'e yardım edebileceğini söylediğinde ikili sonunun nereye varacağı bilinmez olan bir...