*13*

583 67 4
                                    

Keyifli okumalar olsun minnoşlarım ♥️

Günün ilk ışıkları odaya vururken Morticia birleştirdiği avuçlarının üzerine dayadığı yüzünü tatlı bir sabah mahmurluğuyla buruşturarak yattığı yumuşak yerde sırtüstü döndü ve bileğini gözlerinin üzerine örterken odada yalnız olmadığının farkında olduğunu gösteren bir ses tonuyla, "Günaydın" diye mırıldandı. Anında cevap beklemiyordu elbette ki ama eski oda arkadaşının nezaket denilen kuralı bu kadar hiçe sayacağını da beklemiyordu. Tamamen homurdanarak nazik bir şekilde gözlerinin önünden çektiği bileğini üzerine yattığı kanepenin düz köşesine getirip tutunduğu sert kumaştan destek alarak doğrulup oturdu. Gözleri kanepeyle paralel olan koyu kahverengi dikdörtgen masanın üzerine yaslanıp kollarını omuzunda birleştirerek koyulaşan mavileriyle onu izleyen sarışınla buluştu. "mmm" dedi, istemsizce mırıldandığı sesi önündeki kaşları çatık kadının biraz daha kaşlarını çatmasına neden oldu. "Anlaşılan sorguya çekileceğim?"

"Dün gece ormanda ne işin vardı Morticia?"

Günaydınını alamayacağını net olarak anladığında şımarık bir kız çocuğu tek dudaklarını bükerek bekletmeden geri açtı ve en geniş tebessümüyle onu izleyen kadına doğru gülümsedi.

"Bende aynı soruyu sana sorabilir miyim peki? Umarım bu sorum da bir önceki günaydın selamlamamı duymazdan gelme nezaketsizliğine dönüşmez de en azından bunu cevaplama nezaketinde bulunabilirsin."

"Elbette" dedi Larissa Morticia'nın incinmiş kınamasını tamamen göz ardı ederek. Gözlerini kısıp tekrar açtığında yüz ifadesi de göz kırpışıyla beraber alaycı gülüşünden ciddiyetine doğru değişti. Elleriyle masasının keskin kenarını tutarak hafifçe öne doğru eğildi. "Ama ilk önce ben sordum ve nezaket kurallarına önem veren bir kadın olarak sorumu düzgünce cevaplayacağından eminim."

"Garip bir uyurgezerliğe başladım sanırım" dedi Morticia ve iç çekerken sırtını kanepeye yaslayarak ellerini siyah elbisesinin üzerini çevrelediği bacaklarının üzerine bıraktı. Bakışlarındaki düşünce önünde duran kadını da etkilemiş olacaktı ki, Larissa yavaşça kanepeye doğru yürüyerek siyahlar içindeki kadının ayaklarının hemen önündeki boşlukta durdu ve birleştirdiği işaret ve orta parmağını Morticia'nın çenesinin altına yerleştirdi. Ağır ağır açılan gür kirpiklerinin arasından ona bakan simsiyah gözlerini görünceye dek çenesini havaya doğrulttu. Mavileri kuşkuyla siyahlarını izledi.

"Doğruyu söylüyorsun."

Elini ateşe dokunmuşçasına gerisin geriye çekerek sırtını döndüğü gibi masasına doğru yürüdü tekrar ve arkasından duyduğu Morticia'nın öfkeli sesiyle gözlerini kapatıp beraberinde kafasını da ellerini üzerine yerleştirdiği masasının üzerine doğru eğdi.

"Bana kuşkusuz bir şekilde inanmayı bir kez bile olsun deneyebilecek misin?"

Onca yaşananlardan sonra mı?

Larissa bunun öyle olacağını sanmıyordu. Bir kere inanmayı denemişti ancak en kötü yoldan öğrenmişti birine asla güvenmemesi gerektiğini. Bir kere daha ona ihanet eden bir kadına teslim olmaya hiç niyeti yoktu.

"Eskiden uyurgezer olan bendim. Senin hiç böyle bir huyun yoktu. Bunu huy edinmen garip doğrusu" dedi, konuyu değişirken. Ve hemen ardından mavilerini bir kez daha gözkapaklarının ardında saklamasına neden olan o itirafı duydu.

"Evet, bu senin huyundu doğru. Wednesday'de de vardı ama o daha çocuk, sende de onun yaşlarındayken başlamıştı bu şey ama benim yaşımdaki bir kadının huy edineceği bir alışkanlık değil."

"Belki de huy edinmezsin" dedi Larissa ve yüzünü omuzu üzerinden arkasında bıraktığı kadına dönünce Morticia'nın kuşkuyla başını salladığını gördü. "Geçeceğini hiç sanmıyorum. Geçeceğini hissetmiyorum..."

--

"Hey, tekrar selam."

Wednesday, tam kütüphaneye gidecekken önüne geçen geçen günlerde yüzünü ziyadesiyle ezberlediği sarışın kız tarafından durduruldu. Bakışları ağır ağır kızın yüzünden onun omuzlarını tutan ellerine kaydı.

"Peki sonra?" diye sordu, bir adım geri çekilip omuzlarını kızın pençelerinden kurtarırken. Sarışın kız bu tavrına bozulmuş olsa da yüzündeki ifadesini hemen toparlayarak yeniden gülümsedi.

"Ne sonrası?"

Garip bir şekilde aldığı cevaptan tedirgindi ve Wednesday da onun tedirginliğini hissedebildiği için nihayet sıkıldığı bu konuşmadan yavaş yavaş keyif almaya başladığını hissedebiliyordu. "Selamdan sonrası yani. Benden ne isteyeceksin?"

"Bunu nasıl anladın?" dedi kız, şaşkınlıktan ağzını büyükçe bir O şeklinde açarken. "Yani, senden bir şey isteyebileceğimi nasıl tahmin ettin?"

"Sorularını cevaplayacak zamanım yok. Çalışmam gerek." Elindeki kitabını havaya kaldırarak sarışına gösterdi. Hemen peşinden ise hafif bir şekilde gülümseyip yeniden soğukkanlı duruşuna geri döndü. "Evet, söylemek istediğini nihayet söyleyecek misin?"

"Yardımına ihtiyacım var."

"Neden sana yardım etmek isteyeyim?"

Sarışının kaşı ortasında kalın çizgi belirecek bir şekilde çatıldı. Bakışlarını büyük salonun belirli köşelerinde dağınık halde duran öğrencilerin üzerinde dolaştırırken konuşmaya başladı. "Kasabada bir Hyde olduğunu düşünüyorum ama bu okul müdürü tarafından gizli tutuluyor. Bu aptal sürüsünden herhangi biri bana onu ortaya çıkarmakta yardım edemez, sen dışında kimseye güvenemem." Bakışlarını nihayet Wednesday'in yüzünde durdurdu. Ona çatık kaşlarla bakan kızın kafasındaki soruları cevaplayabilmeyi diledi çünkü Wednesday onu gerçek anlamda mantığıyla zorlayan bir öğrenciydi.

"Onu neden arıyorsun?"

Omuzlarını silkti sarışın. "Cevap çok açık değil mi? O bir katil ve hepimiz ormanda dolaşıyoruz. Birimizden birimizi haklamadan önce onun durdurulmasını istiyorum."

"Peki bu konuda bana güveneceğini sana düşündüren şey ne?"

Gülümsemesi kıkırtıya dönüşen sarışın alın çizgisine kadar kalkan kaşlarıyla Wednesday'in arkasındaki kalabalığı işaret etti.

"Şu arkandakiler tabi ki... Hepsi saksı kafa olmak dışında ekstradan belli başlı birkaç yeteneğe sahipler sadece. Fakat bu yetenekler bile onları kurtarmıyor. Biz o şeyi durdurmasak da ilk harcanacaklar şu arkandakilerden biri olacak."

"Benimle gel" dedi Wednesday ve omuzunu sıyırıp sarışını geride bırakırken bir an yürümeyi bırakıp peşinden onu takip eden kıza döndü. "Adın ne?"

"Elizabeth!"


---


Evet arkadaşlar çok önemli bir duyuru paylaşacağım okumadan geçmeyin. Kurgu finale yaklaşıyor. Kurgunun aslında bir önceki bölümlerinde Tyler'in Larissa&Morticia ikilisinin çocuğu olduğunu açıklamıştım. Bu yüzden ikinci kitabı da paylaşıyorum. Bunu okuduktan sonra her şeyin nasıl başladığını öğrenmek isteyenlere ikinci kitaba da başlamalarını öneririm. Kitaplar birbiriyle iç içe geçmiş bir şekilde devam edecek. Bir sonraki bölümü de attıktan sonra ikinci kitaba da başlayabilirsiniz. Bunu final yaptıktan sonra ve o kitapta eskiler anlatıldıktan sonra her iki kitabın da günümüzü anlatan geleceği o kitaptan devam edecek.
Aşağıya kurgu fotoğrafını paylaşıyorum. He he ama atlamayalım bölümümüze yorum yapmayı. Yeni bir karakter daha eklendi? Neler düşünüyorsunuz? Final için tahminleri olanlar var mıııı?

 Yeni bir karakter daha eklendi? Neler düşünüyorsunuz? Final için tahminleri olanlar var mıııı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
New Moon / Wenclair gxg Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin