II |Oyunbozan

314 18 12
                                    

Yoongi'nin yanından ayrılıp eve gelmiştim. Gece soğuyan terim ve gelen alkol kokusu yüzünden tekrar banyo yapmıştım.

Birazdan Lidya'mın yanına gidecektim.

Islak saçlarımı kurulamadım, bol siyah tişört ve aynı şekilde eşofman giymiştim. Kot siyah ceketim ve yine traktör tekerleğini aratmayan botlarımı giydim.

Botumun cep kısmına küçük çakımı saklamıştım. Eldivenlerimi taktım yine, onlarsız hayat çekilmez olurdu. Kafama siyah bucket şapkamı takmıştım, bence bir seri katile benzemiyordum.

Telefonu eşofmanın cebine attım ve garaja indim. En dikkat çekmeyen arabam Audi marka siyah arabaydı.

Arabaya bindim ve bir şarkı açtım. Ben bir Eminem hayranıydım. Adamın şarkıları seri katillere zevk veriyordu.

Eminem- Without Me çalmaya başladığında sesi iyice yükselttim ve camları açtım. Bağırarak şarkıya eşlik ediyordum. Işıklarda durduğumda insanların tuhaf bakışlarına maruz kalmıştım.

Hiç mi son ses Eminem dinlerken bağıran bir adam görmemişlerdi?

Keyifli yolculuğumdan sonra hastaneye varmıştım. Hızla asansöre binerek V.İ.P odaların olduğu kata çıktım. Lidya'yı tedavi ettirecek param fazlasıyla vardı fakat kimse onu ameliyat etmeye cesaret edemiyordu.

Bu hastanede sadece nefes almak için tedavi görüyordu. Adamı öldürdükten sonra yaşayacaktı. Ben güzel Lidya'mı yaşatacaktım.

Küçük ve zayıf bedeni her seferinde yerle bir ediyordu beni. Ben ki en acımasız seri katillerden biriydim, katillerin duyguları olmazdı.

Yatakta uzanıyordu sessizce yanındaki sandalyeye oturdum. Yedi yaşındaki zayıf bedeni günden güne eriyordu. "Lidya."

"Abi!"dedi heyecanla. Yavaşça hareket ederek kafasını bana çevirdi, rengi git gide soluyordu. İçim acırken belli etmemeye çalışarak gülümsedim.

"Nasılsın bugün?"diye sorduğumda cevapsız bıraktı bir süre beni, kelimelerini tane tane seçti.

"Aynı,"dedi. Çekinerek eldivenli elimi hafifçe dokundurdum ellerine. O çok kırılgandı. "Yine eldivenlerini takmışsın."

"Hiç çıkarmadım ki,"dediğimde gülmüştü, mavi gözleri ve açık kumral saçları vardı. Elimi gezdirdim yavaşça. "İyi bakıyorlar mı sana?"

"Çok iyi bakıyorlar."dedi heyecanla. O kadar paraya tabi bakarlardı. "Hep yanıma gelen hemşire çok nazik, beni sürekli güldürüyor."

"Hikaye okumak ister misin?"diye sordum ve komidinin üzerinden bir kitap aldım. Tavşan ile Kaplumbağa, ezbere biliyordum lan ben bunu.

"Olur." Yüzünden neşe hiç eksilmiyordu.

Biraz vakit geçirdikten sonra Lidya'yı uyutmuştum. Koltukta öylece onu izliyordum, güçsüz vücudu, kurumuş dudakları, moraran göz altları. Hepsi canının yandığını haykırıyordu.

Telefonum çaldığında ofladım. Keşke telefon diye bir aletim olmasa, ne güzel olurdu! "Söyle Vegas."

"Ne zamandan beri emirlerimi geri çevirir oldun?"

"Ben hoşuma gitmeyen hiçbirşeyi kabul etmem Vegas. Bunu bana sen öğrettin."

"Gel ve plan yapın, aksi taktirde kardeşin gözlerinin önünde eriyecek."

Acıyla baktım yüzüne, gözlerim dolmuştu. "Hepinizin ecdadını sikeyim."diye mırıldandım Lidya duymasın diye. Telefonu kapatıp dışarı çıkmak için yerimden kalktım.

Vegas'ın Gölgesi {Taekook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin