XVI |Kayıp

162 9 3
                                    

Madde alışverişi bitmişti, Tanrı'ya şükür bana vermemişlerdi. Toplantı bitmek üzereydi, bizim hakkımızda ne kadar planları varsa hepsini öğrenmiştim.

Kapıdaki korumalardan biri odaya dalmıştı, muhtemelen oğlan çocuğunun kayıp olduğunu söyleyecekti. "Efendim, Kwan-ji kayıp." Tam da tahmin ettiğim gibi.

Gözler normal olarak bana dönünce gülümsedim. İçerdekilerin silahı yoktu, çabucak sıvışırdım. "Görüşürüz."dedim ve elimi salladım.

Koşmadan önce gözlerim Kim Namjoon'a kaymıştı, yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Birşeyleri kurcalar gibi bakıyordu.

İki silahı da elime alıp dışarı koşmaya başladım. "Durdurun şunu!" Peşimden ateş eden korumaları arkama dönüp vurdum, ikisi düşmüştü.

Koşarak merdivenin demirlerinden aşağı kaydım ve otoparka indim, Taehyung dışarda bekliyordu.

Karşıdan gelen altı kişilik orduyu görünce duraksadım. "Kahretsin! Geçmeme izin verseniz ölüyorsunuz sanki?!" Duvarın arkasına saklandım ve adamlara sıkmaya başladım.

"Jungkook, neler oluyor?"

"Burada ortalık karıştı, çocuğu al ve git. Yarım saat içinde gelmezsem benim için endişelenebilirsin."

Silahın birini şarjörü bitmişti, botuma eğilip yedek şarjörü aldım ve hızla silaha taktım. "Çocuğu bırakıp yanına geleceğim, dayan biraz."

Geldiğim yerden de korumalar gelmeye başlayınca ilerdeki arabaya doğru koşmaya başladım. "Sanırım çabuk olmalısın Taehyung."dediğimde sesli bir şekilde nefesini verdi. Bende nefes nefese kalmıştım.

"Geleceğim."

Diğer silahın da mermisi bitince yeniledim ve ateş etmeye devam ettim, mermilerin bir çoğu boşa gitmiyordu.

Sırtıma keskin bir acı saplanmıştı, adamlardan biri arkadan dolaşmıştı. Arkamdaki adamı öldürdüğümde acı yayılmaya başlamıştı.

Başım dönüyor, hareketlerim kısıtlanmaya başlıyordu ve direnmek çok zordu.

Direnmeye devam ettikçe sağ tarafım uyuşuyordu ve titremeye başlıyordum. Yinede adamları öldürmek zor değildi fakat ellerim titriyordu.

Sağ koluma yakın bir yerden vurulduğum için güçsüzleşiyordum. Sağ elimdeki şarjör boşalınca silahı yere attım, tek umudum sol elimdeki silahtı.

Gözlerim yavaş yavaş kararıyordu ve ben ne yapacağımı bilemez haldeydim, bu bir son muydu?

Sonunda mermiler tamamen cebimden çıkardığım bombaya baktım. "Taehyung... Bir katile... en çok yakışan ölüm hangisidir sence?" Beni dinlediğini biliyordum.

"Eğer o katilin adı Zero'ysa hiçbiri yakışmaz. O yüzden ölme." Güldüm.

"Sağ tarafım uyuşuyor ve elimde pimi çekilmemiş bir bomba var, ne olacak şimdi?"

"Geliyorum Jungkook, ne olur dayan."

"Çaresizlikten nefret ederim, Taehyung ve şuan çaresizim."

"Jungkook... Yalvarırım ölme."

"Taehyung... Yalvarırım beni bul."

"Bulacağım, yemin ediyorum bulacağım."

Pimini çektim ve bombayı ileri doğru fırlattım. "Bomba!" Yere çöküp başımı ellerimin arasına aldım ve bomba patladı. Kulağım çınlamaya başlamıştı.

İlk defa birinin beni kurtaracağına bu derece inancım vardı, ilk defa yanlız olmadığımı ve ölmeyeceğimi hissettim. Taehyung bana ilkleri yaşatmayı seviyordu.

Vegas'ın Gölgesi {Taekook}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin