Vegas'ın Gölgesi {Taekook}

XXI |Kim Seokjin

Uyandığımda telefonu alıp Taehyung'un numarasını tuşladım, birkaç çalışta açtı. "Jungkook, birşey mi oldu?"

"Biraz bencilce olacak ama sana sarılmaya ihtiyacım var, bir tek sana sarılabiliyorum biliyorsun."

"Biliyorum."

"Lidya'nın cenazesine geleceksin değil mi?" İç çekti.

"Geleceğim tabiki, gelmez olur muyum hiç, yanından ayrılmayacağım gelince."

"Çabuk gel."dediğimde beni onaylayıp telefonu kapattı. Ayağa kalkıp Taehyung'un dolabına yürüdüm, başım dönüyordu.

Siyah saten gömlek ve siyah dar pantolon giyip aşağı mutfağa indim. Bir tane elma yiyip Taehyung'un garajdaki motorunu aldım ve malikaneye doğru sürdüm.

♧

"Jungkook, hoşgeldin." Malikaneye girdiğimde Jimin karşılamıştı beni. "Nasıl oldun?" Gülümsedim.

"Bilmiyorum, çok karışık."

İçeri girdiğimde Vegas'ın kitap okuduğunu görmüştüm, benim geldiğimi anlayınca bıraktı kitabını.

"Teselliye ihtiyacın yok gibi duruyor evlat, seni iyi yetiştirmişim anlaşılan." Güldüm ve koltuğa oturdum.

"Haklısın, herşeyi içimde yaşamayı öğrettin bana." Kaşları çatıldığında konuştu.

"Taehyung nerede? Hiç ayrılmıyorsunuz sanıyordum." Kafamı karışmıştı.

"Sen ona görev verdin ya, yurt dışında işte." Beni onaylamadı Vegas.

"Ben ikinize de uzun zamandır görev vermedim evlat."

Görev için gitmediyse niye gitmişti, niye bana yalan söylemişti?

"Jimin,"dedim ve karşımda duran Jimin'e döndüm. "Taehyung'u arar mısın? Nerede olduğunu öğrenmeliyim, ben sorarsam söylemez." Başta anlamasada kafasını sallayıp telefonu çıkardı.

"Alo?"

"Taehyung, nasılsın?"dedi Jimin. "Sana geldim ama Jungkook burada olmadığını söyledi, merak ettim."

"Japonya'dayım, biraz kafamı dinlemem gerekiyordu. Jungkook'u bıraktığım için suçluluk duyuyorum ama onun karşısında böyle durmak istemiyorum açıkçası."

Jimin bana baktı ve tekrar konuştu. "Ne zaman döneceksin?"

"Uzak kalmaya çalıştım ama beceremedim, birazdan yola çıkacağım."

"Dikkatli gel."dedi Jimin. "Tamamdır."dedi Taehyung ve telefonu kapattı.

"Sana yalan söylemiş değil mi?"diye sordu Jimin bana kafamı salladığımda gülümsedi. "Kafası karışıktır Jungkook, o boş yere yalan söylemez. Dönünce sana anlatacağına eminim."

"Umarım anlatır, onu neyin rahatsız ettiğini bilmek istiyorum."

Telefonum çalmaya başlayınca cebimden çıkardım. Yoongi arıyordu. "Jungkook neredesin?!" Yoongi'nin telaşlı sesine karşılık kaşlarımı çattım.

"Malikanede, ne oldu ki?"dediğimde güldü.

"Sana birini getiriyorum, hazırlıklı ol."

"Ne, kimi getiriyorsun? Yoong-" Telefon suratıma kapanınca kimseye birşey demeden ön bahçeye çıktım.

Yoongi arabayı park edince indi, arka koltuğa geçip kapıyı açtı ve içeriden birini çıkardı, bulmak istediğim birini.

Kim Seokjin.