Gözlerim, önümdeki açık bilgisayar ekranındayken dikkatim de bulunduğum masada konuşulanlardaydı. Bugün, uzun zamandır bağlantı içerisinde olduğumuz bir şirketle toplantımız vardı ve toplantının konusu olan proje de bana aitti. Haftalardır büyük bir özveriyle buna çalışmış, işler kafamda tasarladığım gibi de gitmişti.Sunum yaptığım süre boyunca hiç kimseden çıt çıkmamış, herkes büyük bir dikkatle beni dinlemişti. Tabii biri hariç. Onun, beni dinlediğinden şüpheliydim.
Projeden bahsettiğim dakikalarda gözleri de dikkati de bendeydi fakat öyle ki gözlerim, sadece bir kez onu bulduğunda dalıp gittiğini düşünmüştüm. Bakışlarını benden çektiğinde ise anlaşma yapacağımız şirketin sahibi olan ve beni büyük ilgiyle dinleyen Uraz Çelik'e ters ters bakmakla zamanını geçirmişti.
Bir kez daha gözlerimin odağı o olduğunda bakışlarımız kesişti. Okuluma geldiği günün üzerinden tamı tamına beş gün geçmişti ve ben hala onunla konuşmuyordum. O gün akşam eve geçtiğimde istediği gibi ona, eve geçtiğime dair haber vermiştim. Sadece bir saat içerisinde de bileğim için eve bir doktor göndererek bileğime baktırmıştı. Önce bu yaptığına fazlasıyla şaşırmış olsam da sonrasında hemen onu aramıştım. O günden beri konuşmuyorduk ve şirkette de bulduğu her fırsatta beni köşeye sıkıştırmış, bunu da açıkça değil dolaylı yoldan yapmaya çalışmıştı. Her ne kadar onun bu çabasına hayran kalsam da bir yandan da bunu yapmaması gerektiğini biliyordum. Bunu yaparak ikimizi de garip bir şeyin içine sokuyordu.
"Bu akşam, sizinle projenin detaylarını konuşmak için bir yemek yemek isterim açıkçası." diyerek dikkatimi dağıtan ve hemen karşımda oturan Uraz Bey'e baktım. Ona cevap vermek için dudaklarımı araladığımda araya giren ses, ikimizin de bakışlarının ayrılmasına neden oldu.
"Bence gayet etkili bir sunumdu. Ayrı bir toplantıya gerek olduğunu düşünmüyorum. Hem," Kaşlarını çatmış, gözlüklerinin altındaki bakışlarını da Uraz Bey'in üzerine dikmişti. Aniden bana doğru döndüğünde çatık kaşları gevşer gibi oldu. "Maran Hanım şu sıralar pek müsait değil. Değil mi, Maran Hanım?"
Bunu sorarken takındığı tavrı ve kullandığı ses tonu, onu onaylamam için yalvarır gibiydi ama bunu fark edenin de sadece ben olduğumdan emindim. Dudaklarım, bir gülüş için seğirirken önümde duran yeşil kupayı elime aldım.
"Öyle, Kenan Bey," dediğimde ifadesi keyifli bir hal aldı ve usulca arkasına yaslandı. "Ama bu akşam, bunu konuşmak için bir yemek yiyebiliriz. Bunun için vaktim var tabii ki!"
Kenan'ın yüzü asılırken gülüşümü bastırmak için elimdeki kupayı dudaklarıma yasladım. Onun bakışları, kaçıncı olduğunu sayamadığım kez Uraz Bey'i bulurken ona ters ters baktı. Uraz Bey de onun aksine oldukça keyifliydi.
"Harika," dedi, yaslandığı yerden doğrulurken. O, ayağa kalkarken ben de dahil herkes ayağa kalkmıştı. Kenan, yerinden kıpırdamazken Turgay Amca elini onun omzuna koyup uyarıcı bir şekilde baktı. Bununla birlikte Kenan da istemeyerek ayağa kalktı. Bakışlarımı Uraz Bey'e çevirdim. Bana doğru birkaç adım atıp elini uzattığında ben de gülümseyerek onunla tokalaşmıştım. "Asistanım, size yeri ve saati bildirir."
En sonunda toplantı odasından çıkıp vedalaştığımızda herkes işinin başına geri dönerken bense Kenan'ın göz hapsindeydim. Onun bakışlarından kaçmayı umarak arkamı dönüp yürümeye başladım. Bu esnada da az önce asistanım Güneş'in incelemem için bana verdiği dosyaya göz atıyordum.
Arkamdan duyduğum adım sesleri, gülümsememe neden olurken biraz ilerimde duran danışma masasına yaslandım. Gözlerim, dosyadaki satırlardayken kulağım da arkamda dönen diyalogtaydı.
YOU ARE READING
PRANGALAR | +18
RandomGöğsümde hissettiğim namlu bana tesir etmezken gözlerimi, elindeki silahtan usulca gözlerine çıkardım. Mavilerim onun yeşilleriyle buluşunca sert bakışlarının esiriydim. Çenemi hafifçe kaldırırken aynı zamanda benimde elimde olan ve göğsüne doğrult...