•XXVI•

261 13 17
                                    

İyi okumalaarr💞✨

(*)

Pinhani - Sakinleştim

Karsu - Juliet

🤡🤡🤡

"Duyduğuma göre Kenan Bey'le olan ilişkiniz-" diyerek başlayan cümleyi başımı sallayarak kestim.

"Bitti."

Oktay'ın güneş gözlüklerinin ardından bana attığı bakışları şu an göremesem de çapkın bakışlarının üzerimde olduğuna emindim. Verdiğim cevap, onu hiç etmediği kadar mutlu etmişti, bunu görebiliyordum.

Neredeyse iki saat önce Kenan'ın odasından ayrılıp kendi odama geçmiş ve hızlı bir duş alıp üstümü giyinerek otelden ayrılmıştım. Otelden çıkarken ne ona ne de arabasına dair bir ize de rastlamamıştım. Söylediklerimin onu öfkelendirdiğini, ben odasından ayrıldıktan sonra bir şeyleri kırıp dökmesinden tabii ki anlamıştım.

Onu deliye çevirmiştim.

Üstelik bundan pişmanlık duymuyordum.

Pişmanlık duymuyordum fakat burada olmaktansa otelde, onun kontrolcü tavırları eşliğinde çalışmayı yeğliyordum. Gidip gelip beni kontrol etmesini, sürekli olarak bana bir şeyler yedirmeye çalışmasını istiyordum. Daha onun yanından ayrılalı henüz iki saat bile olmamıştı ama onu özlemiştim. Ve bundan nefret ediyordum.

Dudaklarım arasından bir nefes verip önümdeki portakal suyu bardağını elime aldığımda gözlerim telefondaydı. Bir mesaj bile atmamıştı, bu tavırlar da az önce ortalığı yakıp yıkan adama göre oldukça fazlaydı.

"Açıkçası aranızda bir sorun yok gibi görünüyordu,"

Oktay'ın merak barındıran ses tonu, bakışlarımın ona dönmesine neden olurken o da kahvesinden bir yudum almıştı. Dakikalardır bunları sormak için kıvranıyordu zaten.

"Anlaşamadık ve en iyisinin güzelce ayrılmak olduğuna karar verdik," dedim, onu geçiştirircesine.

Bu tavrım da bu konuyu konuşmak istemediğimi açıkça belirtirken daha fazla bu soruları sormayıp konuyu kapatmıştı. Bununla birlikte gözlüklerimin ardından göz devirdiğimde sıkılmaya başladığımı da hissediyordum. Şimdi karşımda oturan o değil de Kenan olsaydı birçok şeyden bahseder, aramızdaki sohbet öylesine derin bir hâl alırken bu masadan da akşam karanlığını etmeden kalkmazdık.

Keşke şu an o karşımda oturuyor olsaydı.

Tüm bunları düşünürken çalan telefonumla beraber onun da masada duran telefonu çalmaya başladığında kaşlarım havalandı, elim masadaki telefonuma gitti. Yanıp sönen ekrana bir bakış attığımda Güneş'in aradığını görmüştüm. Onu bekletmeden aramayı yanıtlarken Oktay da kendi telefonunu açmıştı.

"Efendim, Güneş?" dedim, elimdeki bardağı masaya bırakırken. Tıpkı Kenan'ın dediği gibi hiçbir şey yememiş, sadece portakal suyumu içmiştim.

"Maran Hanım, galiba bir sorunumuz var." dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Neler oluyor?"

"Kenan Bey, oteldeki çalışmaları durdurdu."

Güneş'in söyledikleri, kaşlarımın hafifçe çatılmasına neden olurken yerimde doğrulmuştum. Yüzümdeki ifadenin aynısı karşımda oturan Oktay'da oluşurken gözlüklerini çıkardı ve kısa bir an bana baktı. Ben, ne yapacağımı bilemeyerek gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda Güneş'in sesini bir kez daha duymuştum. "Siz gelene kadar kimsenin hiçbir şey yapamayacağını söyleyip ustaları da gönderdi.. Ne yapmamı istersiniz?"

PRANGALAR | +18Where stories live. Discover now