•XXV•

254 12 6
                                    

Selamlaarrr,

İki gün arayla hayatsız gibi bölüm atmam çok özel✨ Ciddi anlamda bir hayatsız gibi iki gün boyunca kilitlenip bölüm yazdım,

Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum..

Bu arada bu konuya değinmişken;

Okunmalara baktığımda oylamalar gerçekten çok az ve bu, cidden canımı sıkan bir durum açıkçası, hiç okunmadığını görsem bu durum benim için anlamsız gelmeyecek ama okunuyor da.. Bu da bana tuhaf geliyor, moralim de bozulmuyor değil tabii ki.

Lütfen, eğer orada bir yerlerde hikayemi takip edip okuyan varsa oylamalarınızı ve yorumlarınızı benden esirgemeyin,

Sizleri seviyorum ve iyi okumalar diliyorum..🙆🏻‍♀️💞

Medya: Ahu Maran Kaya 🌝

🤡🤡🤡

Elimdeki çatalın tabağa sürterek bıraktığı o tiz ses, masadaki bakışların bana dönmesine neden olurken kendimi toparlayıp salata kâsesine yöneldim.

Kalbimdeki ve midemdeki o tuhaf ağrı, günlerdir bana hiçbir şey yedirmese de annemle babamın tam karşısında oturuyor olmam kendimi zorlamama neden oluyordu.

"Ahu," diyen babamın sesiyle beraber başımı tabağımdan kaldırıp dudaklarımdaki sahte gülümsemeyle ona baktım. Deniz bakışları üzerimde huzursuzca gezinirken annemle aralarında bir bakışma geçmişti.

"Efendim babiş?" dedim, her zaman takındığım o sevecenlikle.

Günler önce bahsi geçen ve babamın Kenan'la bana yaptığı yemek teklifinde işte bugün tek başımaydım. Buraya gelirken ağlaya ağlaya hazırlanmış, ağladığım için defalarca akan makyajımı zar zor toparlamıştım. Duşta, kendime giyecek kıyafet ararken, yolda buraya gelirken sürekli ağlamıştım ve buraya geldiğimde de kapıda yaklaşık yarım saat gibi bir süre kendimi toparlamaya çalışıp göz altlarıma kat kat kapatıcı sürmüştüm. Genelde bu kadar çok makyaj yapmadığımı bilen annem de başta şüphelense de ne yazık ki o şüpheyi yok edememiştim.

O gün mahzenden ayrıldığımdan beri olan tavırlarıma bakılırsa galiba depresyondaydım. Hiçbir şey yemiyor, evden dışarı bile çıkmıyordum. İki gün önceki mezuniyetime bile Olcay'ın ısrarıyla gitmiş, sadece bir saat sonrasındaysa tekrar onunla beraber eve dönmüştük. Olcay tabii ki her şeyi biliyordu ve o gün eve gidip her şeyi anlattığımda önce bana bir güzel fırça çekmiş, ardından da dizinde ağlamama izin vermişti.

O gece defalarca Kenan'ı aramama rağmen telefonunu açmamış en sonunda da telefonu tamamen kapatmıştı. O günden sonra düzenli olarak onu arasam da telefonlara bakmadığı için Kılıç'ı aramıştım. O da bana, Kenan'dan haber alamadığını söylese de tabii ki ona inanmamıştım, arkadan onun sesinin geldiğini duymadığımı falan düşünüyor olmalıydı fakat bu aptal yalanıyla beni kandıramamıştı.

"Neyin var senin?" dedi, şüpheyle gözlerini kısarak. "Hem Kenan niye gelmedi? Gelmek mi istemedi yoksa?"

Duyduğum bu isim bile kalbimin acıyla kasılmasına neden olurken dolu gözlerimi saklama gereği duyarak ondan bakışlarımı çektim ve çatalıma batırdığım yeşillikleri ağzıma tıktım.

PRANGALAR | +18Where stories live. Discover now