Bölüm-1

2K 79 35
                                    

Derin bir nefes aldım. Şuan da aile onurumuz için bir açık artırmadaydım. Bu açık artırma sadece aile onurum için değil aynı zamanda yer altı camiası için oldukça önemli bir açık artırmaydı.

Şuan sadece bir kaçını tanısamda salonun yarısından fazlası yer altı dünyasının ünlüleriydi.

"Almamız gereken ürün geldi."

Erim'in kulaklıktan gelen sesiyle gözlerimi tabloyu açan mezatçıya çevirdim . Cidden o tabloydu. Elimdeki numaraya baktım, 68di. 68 uğurlu rakamımdı umarım bu kezde şans getirir.

Mezatçı açık artırmaya başladığında ardı arkasına devam ediyordu. Salonda bir saniye dahi adam akıllı sessizlik olmuyordu.

"İçeriye girdin mi?"

diye sorduğumda ses alamadım muhtemelen girmek üzereydi. Bende elimdeki numarayı kaldırdığımda fiyat 1 milyona ulaşmak üzereydi. Kimsenin o tabloyu kaptırmak gibi bir niyeti yoktu ama bu oyunu kurnaz olan kazanacaktı.

"Girdim hatta aldım ve yerine sahtesini bıraktım çıkıyorum."

Duyduğum cümle ile hafifçe gülümsedim. Şüphe çekmemek için şimdi çıkmayacaktım. Elimdeki kartı tekrar kaldırdığım da fiyat 1 milyon 50 bin olmuştu. İnsanlar artık tereddüt etmeye başlıyordu. Kartımı kaldırmıştım ama umarım bana kalmazdı.

Sonuçta istediğimi elde ettim. Salondaki sessizlik sürdüğünde hafifçe gülümseyip dudağımı ıslattım.

"Bu güzel tablo için teşekkürler."

Sesimdeki alayı fark eden birisi sözlerimden bir kaç saniye sonra fiyatı artırmıştı. Ona ne kadar teşekkür etsem azdı. Benim cümlemin ve adamın fiyatı artırması kelebek etkisi yaratmış gibiydi fiyat yavaşta olsa artıyordu.

Elimdeki durumu riske atsam da şüphe çekmemek ve çabalıyormuş gibi gözükmek için fiyatı artırmaya devam ediyordum. Ben fiyatı artırdıkça o -cümleden sonra ilk artırmayı yapan- adam artırıyordu. Arkama dönüp ona baktığımda siması  tanıdık geliyordu ama kim olduğunu kestiremiyordum.

Bir kaç dakika sonra açık artırma bittiğinde -tabloyu o adam almıştı- yerimden kalktım ve salondan çıkmak için adımladım ve tam o sırada sahnenin arkasından gelen birisi tablonon sahte olabileceğini söylediğinde yerimde çakılı kaldım.

Saniyeler içinde çıkan karmaşada zor olsada salondan hızlıca çıktım. Hızlı adımlarla binanın çıkışına gidiyordum.

"Erim umarım tabloyla ve güvendesindir şuan da"

Sesim biraz önce yaşanılan olaydan dolayı gergin çıkmıştı. Evet tarzı bir şeyler gevelediğinde derin bir nefes aldım. Binadan çıkmama adımlar kalmışken iri yarı takım elbiseli bir adam -muhtemelen içeridekilerden birisinin adamıydı-

"Tablonun yerini söylemek istersin diye düşünüyorum"

diyip belindeki silahı çıkardı. Silaha baktım ve derin bir nefes aldım keşke içeriye silah sokabilseydim. Soğuk kanlılık ile adama doğru ilerledim iyice.

"Sana gerçek tabloyu göstermemi ister misin?"

Elimi elbisemin askısından göğüsume doğru götürdüm. Adamın gözü bir an için elime kaydığında hızlıca göğsümün oraya koyduğum minik bıçağı çıkarıp adamın gözüne sapladım. O elindeki silahı düşürüp acı içinde çığlık atarken direkt topuklarımı neredeyse kalçama vura vura koşarak binadan çıktım.

Ben binadan çıkarken adamın çığlıklarına daha fazla koruma toplamıştı. içerden bir kaçı ateş etmeye başladığında gözüm arabayı aradı. Bulduğumda kulağım ateş seslerinden başka bir şey duyamaz hale gelmişti. Arabaya dogru gittiğim sırada erim arabayı yanıma sürüyordu saniyeler içinde yanıma geldiğinde son bir ateş sesi duydum. kolumda inanılmaz bir acı oluşmuştu. Kemiğim yerinden çıkmış gibi hissediyordum. Ateş sesleri hala gelmeye devam ettiğinden diğer elimle hızlıca kapıyı açıp kendimi arabaya attım.

Kolum kurşun sadece sıyırmasına rağmen inanılmaz şekilde acıyordu.
Acıdan dişlerimi sıkarak konuştum.

"Hızlı sür şunu erim."

Erim hızlandı. Yaklaşık 1-2 saat içinde vardık ve içeri geçtiğimizde erim yaramı temizleyip sargı bezi sardı.

"Bu konu da bir şeyler yapmalıyız"

Dediğinde kast ettiği şeyi direkt anlamıştım. Son bir kaç görevde ya kıl payı yada böyle yaralanarak dönmüştüm. Üstelik işler bir hayli zorlamıştı, basit adamlara bırakacağım türden işler değildi. Erim daha öncesinden bana özel bir koruma tutmam gerektiğini kendisi orada olmazsa bile o korumanın benim güvenliğimi sağlayacağını söyleyip duruyordu.

Defalarca korumaya ihtiyacım olmadığını kendime yettiğimi söylesem de bu sefer sesinden bu işin peşini basit bir şekilde bırakmayacağını anlayabiliyordum. Derin bir nefes aldım.

"Dediğin gibi olsun erim, bu iş için sana güveniyorum ama elini çabuk tut haftaya kadar birini bulamazsak bu konu da bir daha asla ısrarını kabul etmeyeceğim"

İstediğini almış bir biçimde gülümseyip yerinden kalktı. Ve koruma işini hızlıca halledeceğini, ondan kaçışım olmayacağını söyleyip salondan çıktı.

...

allahim çok garip hissediyorum ilk defa böyle bir kitap yazıyorum

umarım seversiniz

okuduğunuz için teşekkürler😚😚

blume [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin