Bara geleli ne kadar olmuştu bilmiyorum ama Temmuz kör kütük sarhoş olmuş, bu yetmezmiş gibi kendisine gelip yürüyenlere karşılık vermiş beni zorda bırakmak için elinden geleni yapıyordu. Bir süre sonra yorulmuş, kollarını bana dolayıp başını omuzuma yaslamış oturuyordu.
Yerinden kalkacak gibi olduğunda onu kolundan tutup yeniden kendime yasladım . Şerefsiz ayakta zor duruyordu ama sırf beni zora sokmak için etrafta koşturup duruyordu. Şimdi ise sessiz sakin oturuyordu. Arada bir boynuma burnunu sürtüyor çok güzel koktuğumu söyleyip duruyordu. Sanki karşımda 25 yaşında 178 boyunda -kiralık katil olan- bir kadın yoktu da ufacık bir çocuk var gibiydi.
Üstüne üstlük içtiği 2. şişede sarhoş olmaya başlaması uzun zaman boyunca dalga geçebileceğim bir kozdu.
"Alıcaa⁓"
Sesi ile bakışlarımı ona çevirdiğimde alttan alttan sevimli bir biçimde bana bakıyordu.
"Biraz daha içebilir miyimm⁓?"
Konuşurken bir an duraklayıp ne diyeceğini düşünüyordu ama hala içmek istiyordu. Haline gülüp saçını karıştırdım.
"Olmaz annecim içmek yok hadi kalk eve gidelim hm?"
Pür dikkat beni dinledi ve dediğimle beraber yerinden hızlıca kalktı tabii bu kalkış bir yalpalama ile sonuçlanınca koluna girdim ve bardan çıktık. Onu koltuğa oturtturduktan sonra bende arabaya bindim.
"Evine bırakıyım seni artık"
Dediğimde başını olumlu anlamda sallayıp kafasını koltuğa yasladı, gözleri doğrudan doğruya benim üstümdeydi. Arada bir göz ucuyla baksam da gözlerini kaçırma ihtiyacı hissetmeden bana bakmaya devam ediyordu.
"Alıca"
Bana seslendiğinde direkt ona döndüm. Bir şey demedi ama acı acı bakıyordu bana, bu gece Temmuz Yıldırım bana göstermediğini taraflarını gösteriyordu. Konuşması için ona bakarken çıtını bile çıkarmıyordu, öyle ki bir an nefes alıp almadığından şüphelenmeye başlamıştım.
"Temmuz korkutuyorsun söyle hadi seni dinliyorum."
Sesini çıkarmadı.
Hep konuşan sesini eksik etmeyen Temmuz bu kez beni sessizliği ile cezalandırıyordu resmen. O sustukça korkuyordum.
"Bir şey yok Alıca"
Yalan söylüyordu. Bir şey vardı, ne olduğunu bilmiyorum ama vardı. Temmuza bile acı verecek bir şeyler vardı. Ne o konuştu nede ben kendimde acısını sorabilecek cesareti bulabildim. Evinin önüne vardığımızda titrek bir nefes verdiğini işittim.
Bana dönüp her zaman ki gülümsedi ama bu sefer gülümsemesinde bir şeylerin kederi saklıydı. Acaba hep mi böyleydi de ben mi bunu yeni fark ettim?
"Yine daldın gittin Alıca"
Yanağındaki ile eli kendime geldim. Kendime geldiğimi anlayınca tekrar gülümseyip yanağımdan makas aldı.
"Sana iyi geceler, ben kaçar"
Bunu söylerken bile güç bela kapıyı açabilmişti, bu halde eve çıkamadan merdivenlerden yuvarlanırdı. O zar zor kalktığında arabadan inip yanına gittim ve onu yavaşça kaldırıp arabayı kilitledim.
"Ahh ahh sevgili Yıldırım ne yapacağım ben seninle?"
Hafifçe gülüp omuz silktiğinde onu kendime yaslayıp yürütmeye başladım. Uzun bir debelenmenin ardından evine vardığımızda bana yaslanmayı bırakıp yerdeki paspasa doğru eğildiğinde dengesini kuramayıp yere düştüğünde epeyce kahkaha attığında ben eğilip paspası kaldırdım ve altındaki anahtarı alıp kapıyı açarken Temmuza susmasını söylüyordum ama o gülmeye devam ediyordu.
Temmuzu içeriye geçirdim ve arkasından kapıyı kapatıp bende içeriye geçtiğimde koltuğa uzanmıştı.
"Sen uslu uslu dur ben kahve yapıp geliyorum sana en azından biraz açar."
Salonda onu tek bırakıp mutfağa geçtim ama onu tek bırakmak içime sinmiyordu kesin bir şeyler yapıp sakatlanırdı.
Dayanamayıp içeriye döneceğim sırada koridorla Temmuzla karşılaştım. Uslu durmayacağını biliyordum. Koluna girip mutfağa geçirdim ve sandalyeye oturttum.
"Uslu uslu kıpırdamadan otur Temmuz 5 yaşında çocuk gibisin"
Bir şey demeden oturmaya devam etti. Bunu söyleyeceğimi düşünmezdim ama bana laf atan dalga geçip gülen Temmuzu özlemiştim sanırım. Benim için oldukça uzun süren bir sessizliğin ardından kahvesini masaya koyup bende karşısına oturdum.
Sessiz sedasız bir biçimde kahvesini büyük yudumlarla içti. İnsanın biraz olsun boğazı yanardı ya, ama hanımefendi çıtını bile çıkarmadan bir bana birde kahvesini bitirdiği kupaya başlarını çatarak bakıyordu.
"Ben güzel kadınların güzel kahve yaptığını zannederdim."
Dediğinde bu kez ben kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Nasıl yani?"
Omuz silkti ve başka bir şey demedi. Trip mi yiyordum ben??
"Ahh ahh, gel hadi yatırıyım seni."
Tekrar koluna girip zorda olsa oturduğu yerden kaldırdım. Yine arabadaki gibi bir sessizliğe gömülmüştü. Dikkatli bir biçimde onu odasına götürüp yatağına uzandırdım ve üstünü örttüm.
"Güzelce uyu Temmuz."
Bu defa da ben onun yanağından makas aldım.
"İyi geceler"
Gitmek için hareketlendiğimde kolumdan sıkıca tuttu.
"Bu gece gitmesen Alıca? Sadece bu gece, onun dışında istediğin zaman git lütfen bu gece gitme."
Konuşurken gözlerinin kızarıp çenesinin titrediğine şahit oldum. İstersem giderdim hali olmadığı için kolumu çok iyi tutamıyordu. İstersem onu kendimden tamamen soğutabilirdim. Bu gece gitmem demek bunca zamanki umutlarını sona erdirmem demek, bunu gerçekten istiyordum.
Ama gidemiyordum. Kolumu ondan çekemiyordum. İstiyordum.
Sahiden bunu ona yapmayı istiyor muydum?
Yada istediğimi düşünerek kendimi kandırmaya mı çalışıyordum?
Ne yapacağımı bilmiyordum. Gözüm kolumu tutan elindeydi, parmaklarıyla kolumu sıkıca kavramaya çalışıyordu ama yapamıyordu. Dolu gözlerle yüzüme baktığını fark ettiğimde beni tutan elini çekmişti.
Dolu gözleri hala benim üstümdeydi, ne yapacağımı anlamaya çalışıyordu. Yatağın ucuna oturup gülümsedim.
"Gitmiyorum Temmuz, bu gece Alıcan seninle."
Yerinden doğrulup bana sıkıca sarıldı. başı omzumdaydı, omuzumdaki ıslaklıktan ağladığını anlamıştım. Bir süre saçını okşadım, ağlaması dindiğinde onu yatağa tekrar yatırdım ve bende yanına uzandım.
...
YAZAR ÇILDIRDIIIII
bu bölümü 19.bölümden hemen sonra yazmaya başladım ve sanıırm ilk defa yazdığım bir bölümü beğendim
ve ve ve yeni bir kitaba başlıyorummmmmm
umarım sevmişsinizdir
okuduğunuz için teşekkürler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blume [gxg]
Ficção Adolescentebabasından kalan çetenin başına yeni geçmiş olan Yasemin Alıca yardımcısının aklına uyarak kendisine bir koruma arar.