Bölüm-8

664 39 16
                                    

Temmuzun söylediği cümleden sonra üçümüz birbirimize sessizce bakıyorduk ki temmuz aniden kahkahalar atmaya başladı.

"Kıpkırmızı oldun be Alıca"

Yüzüne hınzır bir sırıtış yerleşmişti. Sanırım dalga geçeceğini bilmem için kahin olmaya gerek yoktu. Temmuz yanımıza oturdu ve kolunu omuzuna attığında kolunu itekledim.

"Yapma ama böyle Alıca fotoğraflarıma bakarken öyle demiyordun."

Dediğine göz devirdim. Benimle biraz daha uğraşıp aysu'ya dönüp onunla uğraştı. Aysu uğraştığı zaman bende telefonumu yeniden elime aldım ve yerimden kalkıp erim'i aradım.

Yarım saat sonra Erimle mert geldi. Onlarlada oturup biraz konuştuk temmuz yerinden kalkıp pınar'ı aradı. Pınarı temmuzdan daha çok seviyordum sanırım.

Pınar da geldiğinde işimize başladık. Temmuz dün hazırlanıp gelmiş olsa gerek mal mal sorular sorup kafayı yememe sebep olmuyordu.

"Eee bunu neden yapıyoruz ki?"

Sanırım fazla... Çok fazla erken konuştum. Sen ciddi misin? Der gibi gözlerine baktığımda omuz silkti.

"Eğer sen bana bunu farklı yerde farklı pozisyonda anlatsaydın öyle bir anlardım ki aklın hayalin durur Alıca"

Tekrar göz devirdim ve kollarımı birbirine kavuşturdum. Gözüm onun yüzünden şekil değiştirecek resmen az kaldı. Bana sırıtarak baktığında gözlerimi kıstım ve kaldığım yerden anlatmaya devam ettim.

Saolsun pınara ben anlattıktan sonra temmuza oturup güzelce anlattı. Saatler sonrasında hepimizim canı çıkmış biçimde oturuyorduk.

"Ben artık gidiyim ya sonra sizde dağılın."

Diyip yerimden kalktım. Temmuzda arkamdan kalktı ve beni bırakacağını söyledi.

"Gerek yok temmuz"

"Ama Alıca işimi yapmamı engelliyorsun olmaz böyle"

Elimden arabamın anahtarını çekip aldığında konuşmama izin vermeden çıktı ve bende arkasından çıkıp arabaya bindim.

"Nereye Alıca?"

Göz ucuyla ona baktım. Uzun parmaklari anahtarı çevirip arabayı çalıştırmış direksiyonu tutuyordu. Biraz düşünür gibi yaptım.

"Sanırım alışverişe hem üstüne bir şeyler alsak iyi olur yarın böyle gelemezsin diye düşünüyorum."

Güldü. Gülmesi bittiğinde bana döndü.

"Aaa görmedin mi yoksa beni stalklarken, gayet uygun kıyafetlerim var aslında"

"Takım elbise uygun kıyafet değil Temmuz"

Derin bir iç çektiğini duydum. Onunla biraz uğraşabilirim bence.

"Ne o yoksa elbise yakışmaz diye mi korkuyorsun Yıldırım?"

Durdu ve şaşkın gözlerle bana baktı ardından gülümsedi.

"Soyismim ağzına fazla yakıştı Alıca ve o elbise kısmını yarın görürsün. Umarım bana aşık falan olmazsın."

Bu kez ben güldüm.

"O dediğin imkansız be Yıldırım ama yakışmazsa dalga geçerim elbiseni ona göre seç"

Biraz durdu ve düşündü.

"Anlaştık ama sana yakışmazsa bende senle dalga geçerim."

Alaycı bir şekilde gülümsüyordu. Tek kaşımı kaldırdım, bunu düşünmesi bile saçmalıktı. Bu kez ben güldüm.

"Temmuz Yıldırım bil diye söylüyorum Yasemin Alıca'ya yakışmayacak hiç bir şey yok. Çuval giysem o bile yakışır."

İlk bir kaç saniye durdu. Dediğimi sindirmeye çalışır gibi bir hali vardı.

"Seni cidden seviyorum Alıca."

"Aynısı benim için çokta geçerli değil temmuz"

Bana döndü sadece baktı. Yüzündeki o sırıtıştan hangi konuyu açacağını anladığımdan sustum. Biraz sessiz bir yolculuğun ardından avm'ye varmıştık. Bir kaç saat süren elbise alışverişinin ardından çıktık.

"Bana güzel bir göz ziyafeti yaşattın Alıca."

Tamam anladım guzelim ama bu böyle mi denirdi? Göz devirip ona döndüm.

"Keşke aynısını ben senin diyebilseydim temmuz. Sana kim elbise giyme dediyse fazla haklıymış."

Yalandı. Yani söylendiğim kadar kötü değildi. Hatta azda olsa güzeldi fena sayılmazdı. Ama kesinlikle onu takım elbiseyle tercih ederdim.

Biraz yorulduğum için yolda onunla uğraşmamış oturmuştum. O da fark etmiş olsa gerek sessizdi, benimle uğraşmıyordu ama  arada bir gözlerini üstümde hissediyordum.

"Alıca? Uyuyor musun?"

Sesi normalden kısık çıkmıştı muhtemelen uyuduğumu düşünmüştü. Başımı kaldırıp ona baktım uyanık olduğumu gördüğünde gülümsedi ve inip poşetleri aldı. Bende arkasından inip eve geçtim.

"Patron burada kalsam olur mu? Sizi bırakıcam diye arabam orada kaldı.?

Derin bir nefes alıp başımı ovdum.

"Geç hadi misafir odasında uyursun."

"Ben yanında uyurum diye ummuştum be Alıca"

"Temmuz Yıldırım... Misafir umduğunu değil bulduğunu yer"

Biraz gülse de itiraz etmedi. İkimizde direkt odamıza çekildik.

...

VUHUUU bu bölüm de bitti bu sefer başı içime sinmesede yarısından sonra sindii

umarım sevmişsinizdir
okuduğunuz için teşekkürler

blume [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin