Taehyung'dan..
Kollarımda bitkin bir şekilde yatan çocuğa bakarken uyuya kaldığını gördüm ve yanından kalkıp kısaca bir duş alıp üstüme bir şeyler giyindim ve kendimi dışarı attım. Yarı ıslak saçlarımı umursamadan arabama binip boş yolda sürmeye başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Bir sigara çıkarıp yaktım. Beynimdeki ikinci Taehyung ihanet ettiğimi bana bağırıp duruyordu. Öyle miydi ki? Olmamalıydı. Bir şey değildik sonuçta. Ama o bana küfürler edip duruyordu. Ki bedenimde bana aynı tepkiyi vermişti. Resmen boşalmamam için benim iradem dışı kendini kasmıştı. Zor gelmiştim. Neler oluyordu böyle bu gece? Onu düşlemek güzeldi fakat aynı hissi vermemişti o çocuk bana.
Kırmızı ışıklarda durduğumda yanımda bir araba daha durdu. Kafamı çevirdiğimde yüzümün aldığı şaşkınlığın aynısıyla bana bakan bir âdet çift gözle karşılaşmıştım. Şaşkınlıktan ağzı yarım açılmış üst dişleri gözüküyordu. Jungkook? Aynı anda açık camından kendi ismimi duymamla daha çok şaşırmıştım resmen.
"Bu saatte bu yolda ne işin var?"
"Peki ya sen bu soruyu kendine sordun mu kook?"
Cümlemi duyduğu gibi gaza basmıştı. Yolda kimse yoktu fakat yeşil ışıkta çoktan yanmıştı. İstemsizce bende gaza basıp onu takip ettim. Resmen loş ışıkların aydınlattığı karanlık ve sessiz yolda sadece araba gazlarımızın sesleriyle yarışırcasına hız yapıyorduk. Daha çok onun benden kaçarmışçasına bir hali vardı. İyi de neden? Yan koltuğumdaki telefonumu elime alıp biraz önümde olmasına rağmen onu aradım.
"Lanet olsun niye beni takip ediyorsun!?"
"Sen neden benden kaçıyorsun kook?"
"Bana kook demeyi kes!"
"Sana bir soru sordum!"
"Seni ilgilendirmez!"
"Kaçmanın sebebi benken mi?"
"Siktir Tae, peşimi bırak!"
"Bana geçerli bir sebep söyle!"
"Çünkü istemiyorum! Lanet olsun böyle değilim ben! Ben bu değilim! Beni değiştirmene bu kadar kolay izin veremem! Seni de! Kollarının arasını da istemiyorum! Beni değiştirmeni istemiyorum! Bir erkeği sevmek istemiyorum! İstemiyorum! İstemiyor-"
"Jungkook! Jungkook noldu!? Jungkook ses ver! Lanet olsun iyi misin!? Ses ver Jungkook!!"
Benden çok fazla uzaklaşmıktı fakat küçük bir nokta dahi olsa da görebiliyordum onu. Ani fren yapmıştı. Gaza daha fazla basıp hızla yanına ulaştım. Tam önünden bir tır geçmişti. Eğer o frene basmasaydı, eğer bir saniye bile geç kalsaydı tırın altında kalabilirdi. Arabadan hızla inip kapısına koştum. Şok olmuş bir şekilde dümdüz bakıyordu. İyi miydi!? lanet olsun! Kapı açılmıyordu! Beni duyuyor muydu emin değildim fakat inip kalkan göğüs kafesinden nefes aldığını görebiliyordum.
"Jungkook! Kapıyı aç! İyi misin!? Jungkook! Aç şu lanet kapıyı! Seni yakından görmem gerekiyor. Jungkook!!"
Bir kaç dakika sonra usulca kılıp açıldı. Kızla kapıyı açıp kafamı içeri uzattım. Kemeri takılıydı. Bunu nasıl akıl etmişti bilmiyordum ama onu bu korumuş olmalıydı. Gözleri hala ileri dümdüz bakıyordu. Eğilip kemerini açtım. O sırada alkol kokusu burnuma gelmişti. Sarhoş gibi değildi fakat kafası tam yerinde de değildi. Az önce telefonda o şekilde tam ayık kafayla konuşmazdı çünkü bunları. Kemeri çıkarttığımda kendine gelmesi için sarsarak arabadan çıkarttım onu. Tepki ver be lanet çocuk! En sonunda kafası bana döndüğünde gözündr düşmeyi bekleyen bir damla gözyaşı, yaşı vardı. Neden ağlıyordu? Korkmuş muydu?
"Jungkook neden ağlıyorsun? Nolur bir şey de lütfen!"
Bir anda bana sarıldı. Ve bağırarak ağlamaya başladı.
"Yenildim! Lanet olsun ki sana yenildim! Mutlu musun Kim Taehyung! Sana da, kollarına da yenildim!"
Beni istemediğini söyleyen çocuk şuan pes etmiş kollarımın altında kendini bana teslim etmişti öyle mi? Gülmüştüm. Ama bu gülüş onun bana kaybedişine değildi. Daha çok onu kaybetme korkusunun ardında bıraktığı canlı bedeninin işittiğim sesiydi. Onun mutluluğuydu bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Like Us •|taekook|•
FanfictionÜnlü aktör Jeon Jungkook, eline geçen bir bl dizisi kontratını gözden geçirir. Ve çiftinin, düşmanı Kim Taehyung olduğunu bile bile kontratı imzalar. 15.11.22