Silgi / Lisa

24 20 0
                                    

Yasak kütüphane için imaj değiştirip gittim. Vampirlerin dişlerine benzer takma diş sipariş etmiştim. Kurt kokusunu kapatmak adına üstüme bolca parfüm sıktım. Görüntü olarak vampire benziyordum ama yüzüm yeterince beyaz değildi. En açık pudrayı aldım. Aynada kendime baktım. Biri beni koklar ise melez olduğumu anlardı. Sonunu düşünen kimse kahraman olmazdı.
Taksiciye ücreti ödedim.
- Hanımefendi. Dikkatli olun. Bu bölgede çok sayıda cinayet işleniyor.
- Sağolun. Bilgim var.

Taksi şoförü ölüme susayan benim psikopat olduğumu düşünmüş olabilir. Ben ise Alex Telles hakkında bilgi edinip kaçmanın nefes kesici olduğunu düşünen  çılgın melez Silgi oluyorum.
Yıkık dökük tarihi kalıntıların olduğu tepeye daha gitmeden beş vampir gördüm. Yaralı olan kişiyi taşıyan bu vampirlerin dişlerine baktım. Bebek vampir dişlerini vardı. Ortalıkta olmalarını anlamıyordum. Bebek vampirler kana susamış olurdu. Kontrol etmeleri zordur birbirlerini. Biri bağırdı yaralı arkadaşına.
- Lora. Sana insanlara saldırma dedik. Yakında hepimizi öldürecek sonun başlangıcına gidiyoruz.
Lora ise zor nefes alıyordu.
- Paris. Ben ölmem sandım. Vampir olarak test etmek istedim vücudumu.
- Çok başarılı test oldu.
Kaşlarını çatan diğerleri Lora ve Paris'e cevap vermedi hiç.
- Daha eve gelmedik mi ?
- Ölüm korkusu aldı seni değil mi Lora ?
- Annemi görmeden ölmek istemiyorum Paris.
Vampir bebek olduğuna göre annesi şehirde yaşıyordu. Kızlar genellikle annelerine düşkün olurdu. Lora için ne yapacağımı düşündüm. Ağaçların arkasına geçtim sadece. Olduğum tarafa geliyordu beş vampir.
Paris ve Lora yanımdan geçtiğinde diğerlerinin sözlerine kulak verdim.
-Seni ancak Alex Telles kurtarır.

Mağaraya gidip yasak kütüphaneden Alex Telles'in hayatını okumak vardı şimdi. Ben ise Lora'nın yardımına Alex gelecek mi merakıyla yönümü değiştirdim. Kırık dökük kullanılmayan çatısı yana yatmış depoya beş vampir girmişti. Saçmalama Silgi dedim. Kurdum uzak dur diye bana ikaz etti.
Tabi bu ilk kez olmuyordu. Vampirler ile soluk almak için ara sokaklara gittiğim gibi depoya yürümeye devam ettim. Deponun çaprazında terk edilmiş bir traktör vardı. Lastikleri oldukça büyüktü. Traktör lastiklerinin yanına saklandım.
- Size gecelerin tehlikeli olduğunu söylemiştim Paris.
- Hulk. Lora ne söyler ise onu takip edeceğiz dedin. Sizin yüzünüzden moda defilesine gidecek uçağa binmedim. Sonuç mu ? Kan emici ve geceleri piyasaya çıkan yarasa oldum. Soluk duran yüzüme baktıkça çamaşır suyunu hatırlıyorum.
- Tartışmayı kesmez iseniz boynumu kırın.
- Lora.
Anlaşılan Paris aşıktı. Aşktan Lora için çiğ tavuk yerdi eskiden. Şimdi bardak bardak kan emme için gözünü karartıp geziyordu.
Beş vampir ne yapacaklarını düşünüyordu. Hulk depodan çıktı.
Beni göreceğini düşünmüştüm. Ne yazık ki Lora'ya o da aşıktı. Yıldızlara bakıyordu.
- Onu alma bizden. Yıldızlar kadar güzel Lora.
Geceyi beyaz minik dişleri aydınlattı Hulk'un ama Alex Telles gelmemişti.

Çömelip duruyorum. Ayaklarım uyuştu. Hulk içeriye girince yasak mağaraya gidecektim. Paris'in depodan saçmalama sesi geldiğinde Hulk içeriye girdi. Lora ölüyordu.
- Seninle takılmak daima onur verici oldu. Benim her istediğimi yapan mükemmel dört erkek arkadaşım var. Paris ise sevgilim. Onun desteğini asla unutmam.
- Lora. Aşkım bizi bırakma. Grubumuz sensiz dağılır.
Hayatımda böyle sahneleri sadece filmlerde izliyordum. Lora kadar çok beni seven erkek arkadaşlarım yoktu. Ayağa kalktım. On dakika daha bekledim.
- Sana böylesine zarar veren insanı bulacağım Lora. Öyle değil mi Hulk ?
Hulk yatan Lora'nın alnına öpücük kondurdu.
- Kendi dişlerim ile onun kanını boşaltıp beslenecek olduğumun sana sözünü veriyorum.
Ayakta kalan iki kişi birer adım geriye yürüdü. Nereye baktıklarını ilk etapta göremedim.
Lora parmağıyla gelen kişiyi gösterdi.
- Alex Telles. Geldi. Benim için çocuklar o burada.

Lora dışındaki vampirler korkuyordu. Gergin atmosferde çıt edemedim. Tüylerim diken diken oldu. Cebimde saklanmış olan sahte dişlerini sıkıca kavradım. Koku burnuna gider ise melez olarak son günüm olurdu dünyada. Korkuyla traktörün altına girdim.
Dört vampirin neden korktuğunu biliyorum. Bebek vampir ava çıkmaz. Lora dışındakiler zekice düşünüyordu. Alex Telles onun sözünden çıkanı affetmez. İğne deliği kadar ihtimal ise onlara yardımcı olurdu.

Alex Telles'in neler yapacağına gözlerim yakından tanıklık edecekti. Ölmez isem elbette. O bir yaşayan efsaneydi. Lora'dan önce Paris konuştu.
- Hepsi benim hatam. Lora ile doğum günümü kutlamak istemiştim.
Alex Telles olup olmadığını görmediğim adam ise cevap vermiyordu.
Hulk ise heyecanla cebinden çıkardığı bir ilacı gösterdi.
- Bize vermiş olduğunuz ilacı içtik. Sadece Lora kendi başına hareket etti.
Traktörün altından çıkıp Alex Telles'in yüzünü göreceğim sırada vampir kokumu almıştı.
- Başka kimi getirdiniz yanınızda ?

Kurdum kaçmam için son şansım olduğunu söylüyordu. Ben topukları yağlayıp taksinin beni bıraktığı noktaya nefes nefese geldim. Karşıdan karşıya geçip batika yolda koşmayı sürdürdüm. Arkamda ise Alex Telles yoktu. Paris, Hulk ve iki arkadaşı beni arıyordu.
- Lora için artık son perde yaşandı Paris.
- Hayır. Yabancı burada Hulk. Kokusunu alıyorum.
Yolun sonundaki dereden karşıya atlayıp kurt formuna dönüşüp araziden çıktım.

Kıl payı kurtulup ikinci gece yasak kütüphaneye giden mağaranın önünde bekliyordum. Vampirler nöbet değişimi için mutlaka kan almaya gidecekti. Onlar yok olunca kütüphaneden içeriye girip vampirler hakkında bilgi alacaktım. Giriş kolay oldu. Binlerce kitap vardı mağarada. Hepsi dağınık ve tozlu olunca Alex Telles ismini bulmam iki saatimi aldı. Alex Telles saf kan vampir. Kimse yaşı hakkında bilgi sahibi değil. Yaşadığı şato olduğunu söylentisi mevcut. Çelişkili ve kan emici olup dolandırıcılık üstüne kitap yazacak kadar kıvrak oyunlara sahiptir. Servetinin ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Vampirlerin onun olana göz diktiği olaylarda kendi soyuna zarar verdiğini yazmadan yazıyı tamamlamak haksızlık olur. Hakkımda bu kadar bilgi yeterlidir.

Alex Telles'in bizzat yazdırdığı kitabı okuduğum için yasak kütüphaneden ayrılmadan önce saatime baktım. Bir saat sonra sabah olacaktı. Nöbetçiler ise mağaranın önünde muhabbet ediyordu hala. Yasaklı kütüphaneye gitmek mantıklı gelmişti bana elim boş dönmek hoş olmamıştı. Boşuna kürek çektim. Vampirler hakkında araştırma yapmayacağım diye günlüğüne not aldım.
Gece rüyamda Alex Telles bana bir kadeh kan uzatıyor ve soruyordu.
- Melez biri yasak kütüphaneye neden gizlice girdi ?
Elini kaldırıp beni duvara vuruyordu.
Kurdum ortaya çıkıyordu.
- Beni arayan kurdun değildi. İnsan tarafın mıydı ?
Gözlerim ona öfkeli bakarken yanındaki kırmızı sandalyeyi gösterdi.
- Otur buraya Silgi.
- Asla. Ben sürüme döneceğim.
Kapıya doğru kurdum gidiyordu ama olduğumuz oda yıkılmaya başlamıştı. Alex Telles bana sırtını döndü.
- Bir bakıma seni anlayabilirim. Ama yaşam alanını tehdit eden herkesin sonunda sadece adı kalır.
İşe yaramaz bir melez olmak veya ona karşı koşup saldırmak. Yıkılan odada ona doğru koştum. Yataktan düşüp uyandım. Böylece kolumu nerede ise kırmaya yaklaştım.
Güneş doğarken kampüste koşuya çıkmıştım. Gördüğüm rüyadan dolayı zihnim rahatlamak istiyordu. Hayatıma damga vuracak gün böyle başlamıştı.
Şimdi korkmam gereken vampir aramızdaki mesafeyi kapatmıştı. Tehlikeli sulardan beni kurtaracak olduğuna inanmak istedim. Bir dakika geçmişti. O çam ağaçlarının arasında belirdi tekrar. Yüzüğünü parmağına geçirdi.
Gabriel Strabon cesedini göremedim. Sakince onu götürmüş ve gitmiş miydi ? Koşarak kaldığım binaya gittim. Gerçekten az önce bana karşılıksız yardım mı etmişti ?

Silgi 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin