ormanda av

753 41 10
                                    

*Taehyung'un anlatımıyla *

Her hafta yaptığım gibi yine ava çıkmıştm. Yanımda korumam Chae vardı. En çok güvendiğim adamım. Aslında hiçbirine güvenmezdim. Chae'ye de güvenmiyordum. Ama o diğerlerinden farklıydı. Çocukluğumdan beni yanımdaydı.

Elimde silahım, ormanda ilerlemeye devam ettim. Aslında hiç bir hayvana zarar vermiyordum, onları görsem bile ateş etmiyordum. Onlara zarar vermeyi sevmiyordum. Sadece gezmek ve kafa dağıtmak içindi. Her geçen dakika ormanın derinliklerine iniyorduk. Uzakdan ses gelmeye başlamıştı. Umursamadım. Çünkü ormandaydık ve burda bir sürü hayvan yaşıyordu. Alışıktım sesler duymaya. Ama sanki bu ses bi hayvan sesi değildi.

"Efendim. İsterseniz daha ileri gitmeyelim. Sesler yükseliyor. Yırtıcı hayvanlar olabilir. " Chae korkarak konuşunca durdum. Ona doğru döndüm. "Kokrtun mu? " demiştim, alay ederek. Yürümeye devam etmiştim. Oda peşimden gelmek zorunda kaldı. "Hayır efendim korkmadım. Sadece size zarar gelsin istemiyorum. Biliyorsunuz size zara gelmesi dünyayı ayağa kaldırır. Sizi sevmeyenler bu durumunuzdan faydalanıp gücünüzü yok etmeye çalışabilir. Bunu istemem efendim. "Dediklerini umursamadım. Çünkü bana gelen en ufak bi zararda, beni yok etmeye çalışanların neler yapabileceğini biliyordum. Ama en ufak bi hareketlerinde onların sonu gelecekti bunu bilmiyorlardı. Kimse bilmiyordu... Ben ve babam dışında kimse.

Şimdi sesler daha netti. Biri hıçkıra hıçkıra ağlıyodu. Ve bu bir hayvan değildi. Merakla etrafıma baktım. Silahımı hazır tutuyordum. Gelecek saldırılara karşılık verebilmek için. Biraz daha ilerleyince bir beden girmişti görüş alanıma. Ağaca sıkıca bağlanmış , zayıf ve bitkin düşmüş, ağlamaktan omuzları sarsılan bir beden. Kafası önüne eğikti. Dibine kadar yaklaşmıştım. "Chae! Suyu ver! " demiştim sertçe. O sırada bizi fark etmiş kafasını kaldırıp alttan bana bakmıştı. Daha çok ağlayarak yardım istemişti.

Chae suyu uzatmıştı bana. Elinden alıp çocuğun yanına çökmüştüm. Suyu açarak ona uzatmıştım. Elleri bağlıydı bu yüzden ona içirmek zorunda kalmıştım. Biraz su içtikten sonra suyu geri çekmiş ve Chae'ye geri vermiştim. "Ne işin var senin burda? Kim bağladı seni buraya? " sertçe sorduğum soruyla burnunu çekip cevap vermişti. "B-babam " sesi ağlamaktan kısılmıştı ve titriyordu. Korkarak bakıyordu. Tüm bedeni tir tir titriyordu. Göz bebekleri bile...

Üzerimdeki hırkayı çıkartıp onun üstüne atmıştım ardından ağacın arkasına geçmiştim. Halatı çözmeye çalışmıştım ama çok iyi bağlanmıştı. "Chae bıçağı ver! " dememle Chae yerinden zıplamıştı. Çocuğa öyle bi odaklanmıştı ki ben ona seslenince kendine gelebilmişti ancak. "Efendim emin misiniz? Onu tanımıyoruz bile. Belkide bunların hepsi bir plan. "

"Chae sana bıçağı ver dedim değil mi?! " diye sertçe çıkışmıştım.
Tabii Chae'de hemen bıçağı çıkarmış ve bana uzatmıştı. Elinden sertçe bıçağı alıp halatı kesmiştim. Halatı açmış ve çocuğu iplerden kurtarmıştım. Serbet kalınca rahatlar diye düşünmüştüm. Ama öyle olmadı. Sanırım. Bacaklarını tutarak sessizce ağlamaya başladı. Yavaşça kollarından tutup ayağa kaldırdım. "B-bacaklarım... Ç-çok acı-acıyor" demişti ağlarken.

Tekrar yere yavaşça oturttum. "Tamam. Şimdi ağlamayı kes. Neler oldu anlat? " demiştim. Sesim sert değildi ama yumuşakda değildi. Aradan biraz zaman geçince ağlaması kesilmişti. Ağlamıyordu artık. "Ben eve gittim dün. Sonra o da evdeydi. Bana çok kızdı. Bağırdı ama n-neden bilmiyorum ki. Sonra-" konuşması yarıda kesilmişti çünkü hıçkırmıştı. "Sonra kemerini çıkardı. Her yerime çok çok vurdu. So-sonra beni buraya getirdi. Bağladı. Çok sıkı bağladı. Buralarım çok acıyor " demiş ve karın boşluğunu göstermişti. Konuşurken sanki beş yaşındaki bir çocuk gibi konuşuyordu. Cümleleri telafuz edebiliyordu fakat tarzı değişikti. Konuşurken yaptığı mimik ve jestler onu çocuksu gösteriyordu.

"Dünden beri burdamısın sen? " Onaylarcasına kafasını sallamış ve bacaklarını, karnını tutmaya devam etmişti. Ben ise ayağa kalkıp Chae'ye "çocuklara mesaj at! Buraya birkaç adam göndersinler! Bide sedye. Yürüyecek gibi değil." demiştim. "Evemi götüreceğiz onu efendim! " diye cevap verince sertçe bakmıştım Chae'ye. Herşeye gereğinden fazla karışıyordu bu gün. Yutkunmuş ve telefonunu çıkarmıştı.

Çocuğun yanına çökmüştüm. "Adın ne senin? Korkma bak birazdan seni burdan götüreceğiz. " demiştim. "Jungkook. A-ama kimse kullanmaz ki adımı. Hep,hep kötü sözlerle çağırırlar beni. Ne demek olduğunu bile bilmiyorum çoğunun. " demişti. Demek bu çocuğa hakaret ediyolardı. Neden acaba? "Neden sana öyle dediklerini biliyo musun? " diye sorunca hayır anlamında kafasını sağlamıştı. "Hayır. Ama herkes onun zoruyla söylüyodu. Bana adımı söylediklerinde onları cezalandırıyordu. " demişti. Hakaret etmeleri garip çünkü bu çocuk bildiğin bebekti. Bakışları, mimikleri, jestleri, konuşması. Ve ben bebeklerden nefret ederdim.

"Anladım. Nerelerin acıyo göster! " demiştim. Gözleri benim dışımda her yerdeydi. Vucüdünda ki çoğu bölgeyi göstermişti. Babası olacak pislik bacakalarını mahvetmişti. Nasıl dayanmıştı bu çocuk bunca saat... "Chae! Üzerindekini çıkar! " Chae'nin üzeri kalındı faka bu çocuğun üzerinde kısa kollu beyaz bir tişört vardı, -kan yüzünden kırmısıya boyansa da beyzası asıl rengi- altında ise kısa bir şort. Sadece benim hırkam yetmezdi. Başka hiç bir şey yoktu üzerinde. Hava soğukta, bu koca ormanda nasıl kalmıştı? "Geceyi burda mı geçirdin? Yoksa sabah karşı mı getirdi seni buraya?"

Chae'nin çıkardığı montu alıp ona giydirmiştim. Bacaklarına ise az önce çıkarıp üzerin attığım hırkamı atmıştım. "O adam. Yani baban, sana hep böyle cezalar mı verir? " daha ilk sorumun cevabını almadan diğer soruyu sormuştum. "Dün getirdi. H-hep böyle vurur ama ilk defa ormana getirdi. " babası hakkında bişeyler daha ögrenmek istiyordum. Sormaya devam ettim. "Sever misin o adamı? Yoksa nefret mi ediyorsun? Ona zarar gelse üzülürmüsün? " hızla cevap vermişti. "Hayır h -hayır sevmiyorum onu. Hiç sevmiyorum sürekli bana ceza veriyor. Korkuyorum ondan. Ölsün. " ilk başta itiraz etmiş ve sesi yüksekti. Ama sonda, özellikle de ölsün derken adeta fısıldamıştı.

Öyle bi fısıldamıştı ki...

Sanki birisi duyar da o pisliğe söyler diye öyle bir korkyordu ki. Titremesi bile artmıştı. Acımıyordum. Kimseye acımazdım da. Ama sanki içimden bir ses ona yardım etmem için herşeyini ortaya koyuyordu. Çünkü ben fark etmeden ona iyi davranıyordum. Başka birisi olsa evet onu çözer ve hastaneye bırakırdım sadece ama şimdi onu hastaneye değilde kendi evime götürüyordum.

"Bay Kim. Geldik efendim. " Gelen sesle kafamı kaldırıp konuşan korumaya baktım. Ayağa kalkıp "dikkatlice onu sedyeye uzandırın. Çok dikkatli olun . Her yeri yaralı. " demiştim. Hemen harekete geçmiş ve dikkatlice onu sedyeye taşımışlardı. Üzerine getirdikleri battaniyeyi örtmüş ve ilerlemeye başlamışlardı. "Efendim bizde eve mi gideceğiz yoksa ava devam mı edeceğiz. "

"Eve Chae. Eve gideceğiz. "

_________

Missing Child \taekook ||DÜZENLİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin