Hyung, geldin!

183 18 1
                                    

Minik beden kollarında olduğu koruma tarafından bir arabanın arka koltuğuna bıraklıdığında da olayları kavrayamamıştı. Taki karşısında Bay Kim'i görene kadar. Onu görmesi ile kalbinde oluşan heyecan ve mutluluk ona herşeyi unutturmuştu. Heyecanla ve onun gelişinin mutluluğu ile gözleri dolmuştu. Gözyaşları içinde heyecanla konuşmuştu;"Hyung, geldin! " ardından kollarını Bay Kim'in boynuna dolamış ve kafasını boynuna gömmüştü.

"Geldim." Bay Kim, minik bedenin belini sararken konuşmuştu. "Geldin,iyiki geldin. Çok korktum, sen olmayınca. " minik beden hıçkırkları arasında zar zor konuşmuş ve daha çok sarılmıştı. Bay Kim ise minik bedenin saçlarini okşuyordu. "Şhhh geldim işte güzelim. Gelmez miyim hiç. Geldim tabi. Korkma artık. Bir daha böyle bir şey yaşanmasına izin vermicem." ardından geri çekilmişti . Minik bedenin yaşlı gözlerine bakmıştı. Sağ eli yanağını bulup gözyaşlarını silerken tekrar konuştu. "Korkmak yok. "

"Ağlamakta yok. "

*Bay Kim'in anlatımıyla *

Eve gidiyorduk. Gerçi ben zaten evimdeyim. İçimdeki korku tamamen yok olmasada şuanlık baş göstermiyordu. Onun yerinde koca bir sinir vardı. Kollarımın arasında uyuyan miniğimi alıp götürmüştü. Buna nasıl cürret ederdi o sahtekar. Bunu ona ödetecektim...

"Bileklerin... Acıyor mu? " yola çıktığımızdan beri ona canının acıyıp acımadığını soruyordum. O ise her seferinde "hayır, iyiyim gerçekten "diyordu. " hayır, hyung. Gerçekten iyiyim." içimde bir şeylerin ters gittiğine dair bir his vardı ki gözlerim ellerine çarpmıştı. Onu ilk bulduğum zaman da titriyordu. Korkuyordu. O gün ki kadar olmasa da korkuyordu. Korkuyordu. Bu sözcük zihnimde öyle bir yankılandı ki bir an delirdim sandım.

Ellerim ellerini kavradı. "Korkuyorsun." dudaklarım arasından fısıltıdan ibaret sözcük döküldü. Gözlerimi gözlerine dikmiştim. O an fark ettiğim diğer şey ise göz bebeklerinin de titrediğiydi. Çok korkuyordu. Gözlerinin içindeki o korku...

***
*1 hafta sonra *

Kapı çalmıştı. Kimseyi beklemedikleri halde kapı çalmıştı. Yardımcılardan biri kapıyı açtığında, karşısındaki yabancının aniden ileri atılması yüzünden geri çekilmişti. Yabancı içeri girmiş ve bağırmıştı; "BEEEN geldiiim! Özlediniz değil mi beni. Özlendiniz özlediniz. " podyumda yürüyormuşcasına içeri yürümüştü. Bay Kim seslerin nedenini merak ederek mutfaktan çıkmış ve salona yürümüştü. "Seokjin! Hoşgeldin? "

Minik beden duyduğu seslerle meraklanmış ve odasından çıkmıştı. Merdivenlerden inerken merakla Bay Kim'e seslenmişti;"Hyung! Kim gelmiş? " ses gelmeyince daha çok meraklanmış ve adımlarını hızlandırarak merdivenleri bitirmiş salona girmişti. Bay Kim'in bir yabancı ile gülüşerek sohbet ettiğini görünce merakla kaşlarlarını çatmıştı. Bay Kim'in yanına gelmiş ve merakla gülümsemişti ona. "Ah güzelim bak seni kiminle tanıştırıcam. Bak bu Seokjin , kendisi benim kuzenim. Seokjin buda Jeongguk, onu sana anlatmıştım. " konuşurken minik bedeni kendine çekmiş ve elini omuzuna atmıştı. Seokjin gülümseyerek elini uzatmış ve 'memnun oldum çocuk adam' gibi bir şey mırıldanmıştı. Seokjin hala tuttuğu eli kendine çekmiş ve minik bedenin etrafında bir tur dönmesini sağlamıştı. "Taehyung sen tam bir yalancısın. Bu bir insan değil melek lan bu. Nerden buldun lan sen bunu. "

Seokjin'in dedikleri minik bedenin utanmasını ve kızarmasını sağlarken Seokjin gülümsemişti. "Bak şimdi tam oldu. Yanakları da al al oy yerim ben seni " bir anda minik bedenin elini bırakmış ve yanaklarını sıkmaya başlamıştı. "Seni Taehyung'dan çalacağım bak, kaptırmam ben seni bu duygusuza "

"Hadi ordan, asıl duygusuz sensin. " ardından yalandan çattığı kaşlarını düzeltmiş ve kıkırdamıştı. Minik beden ise anlamsız bakışlarını her iki beden arasında götürüp getiriyordu. "Ayıp ya insan misafirini ayakta mı bırakır ,hiç yakıştıramadım size ayıp be ayıp. Bunun dedikodusunu kırk yıl yapmazsam ne olayım. " konuşmasını bitince ikiliyi arkasında bırakmış ve çift kişilik koltuğa kendini atmıştı. Minik beden Bay Kim'e yaklaşmış ve koluna dokunmuştu. Eliyle eğilmesini işaret etmişti. Bay Kim eğilince ise kulağına fısıldamıştı. "Hyung emin misin Seokjin Hyung ile kuzen olduğuna. Hiç benzemiyorsunuz. o adeta enerji bombası ,sen ise. Yani daha sakinsin."

"O benim zıttımdır miniğim. Herzaman böyledir zaten. Onu anlamakta çok zor. Ama eminim kuzen olduğumuzdan merak etme. Zamanında test yaptırmak zorunda kalmıştık"  ardından ise seokjin'in yaptığı gibi minik bedenin yanaklarını sıkmıştı, ama bu seferki biraz daha nazikti seokjin'inkine göre. "Gel hadi"

"Birde arkamdan dedikodu yapıyorsunuz öyle mi sizi öldüreceğim. "

"Bunu yapamayacağını hepimiz biliyoruz seni ego torbası. "

"Ego torbası mı? Kes sesini salak."

"Abartma. Hem yeni yoldan gelmedin mı sen? Yorgun değilmisin?  Ne bu enerji? "

"Ay aman değilim. Zaten oturarak geldim yürüyerek değil. " demiş ve bacak bacak üzerine atarak oturmaya devam etmişti. Bay Kim tam konuşmaya başlamıştı ki kapı tekrardan çalmıştı.

Kalabalık bir grup içeri girmişti. Yaklaşık 10-11 kişilerdi. Aralarından bir kız " biz geldik! " diye bağırmıştı. Diğerlerine göre daha kısa olan kızı kokundan tutarak sürüklerken çaresiz kız 'bağırmasana be 'demişti yüzünü buruşturarak. Bay Kim ayaklanarak içeri giren grubun yanına ilerlemişti. "Sizin ne işiniz var burda? " kaşlarını çatar sormuştu. Diğerlerine göre daha esmer olan kız 'e sen çağırdın ya? ' demişti. Bay Kim ise 'ben sadece seni çağırdım. ' diye karşılık vermişti.

"E bizimde işimiz vardı. Gelmese miydik? "

"Yok.İyi yapmışsınız. Bişey demedim tamam. Hoşgeldiniz"

Hepsi salonda dizilmiş, oturuyorlardı. "Ehem şöylekine sen bizi tanımıyorsun ne yazıkki. Ama merak etme canım biz seni çoook iyi tanıyoruz ahahah. Neyse ben Hoseok ,aha bu Taehyung'un kırk yıllık -asla kırk yıl değil- arkadaşıyım. Bi ara yanıma gel de bunu bütün kirli çamaşırlarını dökeyim sana hihihi. " demişti Hoseok. Diğerlerine göre daha neşeli ve enerjikti. Tabi bunlar konuşurkenki halinden anlaşılanlardı. Sustuğu zaman tamamen ciddi oluyordu. "Bende Hyejin. Yani Hwasa. Bu alem beni Hwasa olarak tanır ama sen Hyejin olarak tanı. " demiş ve öpücük atmıştı.

Herkes teker teker kendini tanıtmıştı. Fakat o kadar çoklardı ki minik beden kimsenin adını ezberleyememişti. Mesela Namjoon olarak bildiği hafif kısa boylu sarışın çocuk aslında Jimin'di. Hatırladığı sadece isimlerdi. Hangi isim hangi vücuda ait bilmiyordu. Bu yüzden sessizdi. Hyejin, Wheein,Hyunjin, Yongbok, Momo, Ryunjin, Karina -yani Jimin-, Yoongi, Hoseok ve Jimin olarak tam on kişilerdi. Ev bir anda kalabalıklaşmıştı ki bu minik bedenin çok hoşuna gitmişti. İlk defa çalışan olmayan ,iyi birileri diye düşündü.

Minik bedenin sessizliğini fark eden Wheein konulmuştu;"Sen niye katılmıyorsun? " minik beden Wheein'e bakıp omuz silkmişti ardından ise Bay Kim'e bakmıştı. Bay Kim minik bedene yaklaşıp "Bir sorun mu var güzelim? " demişti. "Hayır hyung, yok " minik beden konuşurken ellerini kaldırıp hayır anlamında iki yana sallamıştı. Bay Kim ayağa kalkmış ve "siz devam edin biz geliyoruz" diyerek minik bedeni de elinden tutup kaldırarak salondan ayrılmışlardı.

Mutfağa girdiklerinde Bay Kim arkalarından kapıyı kapatmıştı. "Ne olmuş bakalım benim miniğime? "

"Bir şey olmadı ki hyung"

"Hayır olmuş. Niye bu kadar durgunsun bakayım? "

"Şey. Sadece. Hyung ben kimsenin adını öğrenemedim. O yüzden çok utanıyorum. " demiş ve başını yere eğmişti. Elleriyle oynuyordu. "Bu yüzden mi susuyordun. Bişey olmaz güzelim. Öğrenene kadar idare ederler. " cümlesini bitirince kırkırdamıştı. Minik beden ise kafasını sallamıştı. Bay Kim 'şapşal' demiş ve minik bedenin saçlarını karıştırmıştı. "Ya ben ne kadar uğraşmıştım düzgün dursunlar diye ya. Of ama hyung. Bozdun hep. "  demiş ve dudak büzmüştü.

"Büzme dudaklarını. Bak hiç bozulmadı, hala çok yakışıklı ve tatlısın. Hadi içeri dönelim. "

***

1 K OLMUŞUZ YA LA. ÇOK MUTLUYUM. SİZ OKUMAYA DEVAM EDİN CANLARIM BEN SİZE ÇOK AKSİYONLU BÖLÜMLER HAZIRLİCAM MERAK ETMEYİN YAVRULARIM. SİZİ ÇOK LOVE LOVE. ÖPTÜM BE. UYURKENDE KIÇINIZI ÖRTÜN BAYYYY.

Missing Child \taekook ||DÜZENLİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin