İlk Öpücük, Bütün Dünya...

124 5 1
                                    

Tarih 23\09\1998
*Park Soojin'nin ağzından *

Şu siktiğimin Wooshin'i peşimi bırakmıyordu. Sadece tek gecelik bir hata olmasına rağmen -gerçi hata değildi, bu benim işimdi - peşimi asla bırakmamıştı. Ki onun yüzünden hamile kalma ihtimalim bile vardı. Eğer öyle bir şey olursa o bebeği asla yaşatmaz ve Wooshin'i de gebertirdim. Siktiğimin salağı. Niyetini belli ettiği ilk andan itibaren ona korunması gerektiğini yoksa bu işin ilerlemeyeceğini anlatmıştım. Ama o ilk turda sözümü dinlese bile ikincisinde dinlememiş ve korunmak adına hiç bir şey yapmamıştı. Sağlığım için bir süreliğine doğum kontrol haplarına ara vermiştim ve olana bak.

Hay şansımı sikeyim.

Normalde her önüme gelen ile sevişmezdim. Bazen 2 ayda bir bile sevişmediğim oluyordu. Aslında yattığım kişiler belliydi. Woshik, Wooshin, Jihee ve  Hyunjun ile yatıyordum. Whoshik piçi takıntılı sapığın tekiydi. Ama parası iyiydi. En çok parayı o veriyordu. Wooshin normaldi, son yaptığı hariç, bir kötülüğü olmamıştı bana. Yatakta çok sertti ama, bazen iki gün sızıdan yürüyemesem de o an çok iyi hissettirebiliyordu. Soojin, en sevdiğim oydu. Kadın olmasına rağmen bana en çok zevk veren, her çapırdığında koşarak gideceğim, kaç tur isterse istesin sorun çıkarmayacağım, bedavaya bile gidebileceğim biriydi. O kadar garip fanteziler yaşatırdı ki bana her seferinde, anlatamam. Her seferinde ayrı bir rüya gibi hissettirirdi. Hyunjun ise en sıradanıydı. Zaten en az çağıran da oydu.

Wooshin yüzünden bütün moralim kaçmıştı. İyi gelmesi adına evden çıkmış ve ormanlın, koru tarzı bir alana giden yürüyüş yolunu yürümeye başlamıştım. Dakikalarca yürüdüm. Ne kadar gittin, nereye gittim bilmiyorum ama sonunda kaybolmuştum. Korkmadım. Nedensizce içimde gram korku yoktu. Etrafıma bakındım. Bembeyaz tüylerle kaplı, parıl parıl parlayan, görkemli bir kurdun bana doğru yürüdüğünü ancak idrak edebildim. Gözleri kıpkırmızı parlıyordu. Fakat yinede içimde en ufak bir korku belirtisi yoktu. Aksine bu güzeller güzeli kurt çok hoşuma gitmişti. Yanıma yaklaştı. Neredeyse aynı boydaydık. Burnunu yüzümün çeşitli yerlerine deydirmiş sonrasında ise geri çekilip kırmızı gözleri ile bana bakmıştı. Elimi kaldırıp kafasına koymuş ve yavaşça okşamıştım ki bana doğru bir adım daha atınca iki elimi birden boynuna sarmıştım.

Bu da neydi böyle...

Kaskatı kesilmiştim bir anda. Kıpırdayamamış, geri çekilmek istesem de yapamamıştım. Beyaz kurt geri çekilene kadar  öylece kalmıştım. Kurt geri çekilip önümde eğilmişti. Ne istediğini anlasamda tereddüt etmiştim. Fakat yine de yaptım. Beyaz kurdun sırtına bindim. Kollarımı sıkıca boynuna doladım ve gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Kurt koşmaya başlayınca nereye götürecek demeden durmaya devam etmiştim. Kafam karışıktı zaten. Ne olacaksa olsun havasındaydım. Yol boyunca gözlerim kapalıydı. Arada bir açıp bakıyordum. Fakat her şey şu gibi akıp gittiği için tekrar kapatıyordum. Sonunda bir nehrin kenarında durunca gözlerimi açtım ve yavaşça indim sırtından. Bütün vücudum titriyordu. Korkmamıştım ama titriyordum.

Daha ne olduğunu anlamadan kurdun etrafını gri bir duman sarmış ve göz önünden kaybolmasına neden olmuştu. Sis dağıldığında ise karşımda çırıl çıplak bir kadın duruyordu. Güzeller güzeli yüzü, yüzüne oranla aynı güzellikte bir vücudu, kırmızı gözleri ile bana bakıyordu. Yavaşça elleri havalandı ve bir şeyler mırıldanmaya başladı. Sesi gittikçe arttı. Söyledikleri bir şarkı gibi kulaklarıma doluyordu. Ardından sözlerini, sonunu uzatarak, tiz bir sesle bitirmişti. Ellerini indirmiş ve bana adımlamıştı. Nefeslerimiz birbirine karışacak kadar yakınlaşmıştık. Ne olduğunu anlamadan belimi kavrayıp beni kendine çekmiş ve dudaklarımızı birleştirmişti. Yine aynı şey olmuş, kaskatı kesilmiştim.

Missing Child \taekook ||DÜZENLİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin