Fenerbahçe kupayı kazandı! (+)

900 57 77
                                    

Yan tarafındaki artı işareti düzenlendi demek. Eğer bir bölümün başlangıcında bunu görürseniz bölüm yeniden yazılmış demektir.

Her bölümün altında eski versiyonu olacağı için eğer bir süreliğine yeni versiyondan gidip güncellenmemiş yerlere gelirseniz ne olduğunu anlamak için bu eskilerine bakabilirsiniz.

Keyifli okumalar.


•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Peter, nefes nefese kaçarken elindeki eldivene daha da sıkı tutundu. Etrafındaki acı çığlıkları ve de tüm alanı kaplamış olan baskın kan kokusuna karşı kusmamak için uğraşıyordu ancak daha öncelerinde yaşadığı her şeye ve mekanik kollarındaki kırmızıya rağmen etrafındaki hava nefes almak için bile çok ağır hissettiriyordu.

Acaba bu yerde oluşan kan gölleri mi buharlaşmasından mı dolayıydı?

Acaba bu eldiveni minibüse götürene kadar yara almadan kurtulabilir miydi?

Peki ya diğerleri? Mr. Stark yaşıyor muydu?

Birçok uzaylının öldüğünü gördüğü gibi birçok kahramanın da yara aldığını görmüştü. Her şey olup bittikten sonra normal hayatlarına dönebilecekler miydi?

Birisi beş yıllığına ölüp dirildikten sonra "normal" hayat denen bir şey kalır mıydı?

Peter sadece atabileceği en yüksek yere ağ atmaya ve uzaylıların saldırılarından kaçmaya devam etti. Daha fazla yaratık onu fark ettikçe işi daha çok zorlaşıyordu. Yakında ona ulaşacaklardı.

Sahi, nasıl bu noktaya gelmişlerdi ki?

Bir uzaylı savaşın başlangıcından beri ilk defa ona yaklaşmayı başardı. Spider-sense işe yaramaza yakındı çünkü her yönden uyarılar başını döndürmekten ve rahatsız edici olmaktan başka bir şey değildi.

Peter'ın mekanik kollarından birisi daha o tam olarak idrak edemeden fırladı ve uzaylının yüzünün sadece çok küçük, zırhsız kalan bir yerinden geçip gitti.

"Daha dikkatli olmalısın Peter."

"T...teşekkür ederim Karen."

Doğru, hala öldürme modundaydı. Artık kulağa ilk duyduğu zamanki kadar havalı gelmiyordu.

Sahi, nasıl bunca kişiyi öldürmek zorunda kalmıştı ki?

Minibüs hala çok uzakta kalır ve Karen onun halledemediği -halletmediği- uzaylıları katlederken sadece bir süreliğine üstünden hızlıca geçtiği sırada anlık bir görüntü olarak tanımadığı bir kadını gördü.

Adını ne duymuş ne de kendisini görmüştü. Ama onun bir kahraman olduğunu biliyordu. Bunu absürt kıyafetinden ve teninin nasıl parçalandığından anlayabiliyordu. Bunu elinde kalan silahını en korkunç ölümde bile tutmasından anlıyordu.

Belki de bir yaratık tarafından pençelenip okunamaz hale gelmeseydi ifadesi de onun bir kahraman olduğunu söylerdi.

Belki de bir iki saat içinde soğuyacak olan diğer bedenler de aynı okunamaz ifadelerle uğurlayacaklardı dünyayı.

Sahi, nasıl bunca kişi ölmüştü?

Etrafındaki çığlıklar yetmezmiş gibi daha da arttı. Artık bunun ölüm sessizliği mi olduğundan ya da kulağının mı kanadığından emin değildi.

Artık o minibüse giden ceset yolunda koşabilir miydi... emin değildi.

Bırakmak istiyordu, eldiveni başkasına fırlatıp kaçmak, tüm bu sorumluluğun; evrenin neredeyse tamamının kaderinin sorumluluğunu üstlenmek zorunda olmamak istiyordu.

Zaman Saçmalıkları (Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin