Let there be light (şık)

147 20 132
                                    

Zaman Saçmalıkları 3.5 bin okunmada. Tabii, bunun sebebi çoğunlukla ben ve 30 bölüm yazmış olmam ancak yine de teşekkür ederim.

Hedef 10 bin ama aslına bakarsanız asıl hedefim bu kitabın ilk sezon mudur ilk kısım mıdır her ne bokuysa onu bitirmek ve ikinci kitabımda da bu kadar çok okunma almak.

Neyse sıkmıyayım sizi. İyi okumalar!

(500. Kelimeleri yazan ben olarak söylüyorum, beklediğimden çok daha şiddetli oldu bu xmmdmcmdmdm rahatsız olacağınızı pek sanmam ama hassas olan varsa özür dilerim şimdiden)



Ellery Night, normal bir New Yorkluydu.

Kendisi ailesinin gelecek kaygısı yüzünden uygun maaşlı bir masabaşı işcisiydi ve hayat ona her ne kadar boktan gelsede, intiharını yaklaşık bir yıl sonraya, sonunda yıllardır biriktirdiği parasını alıp gideceği ilk, son ve en güzel tatile çıktıktan sonrasına planlamıştı -üstelik böylece geri dönüş biletini düşünmek zorunda da değildi.

Ancak şimdi, gökten gelen tüm o ufoları ve üstlerinde ki şeylerin çirkin yüzlerini görünce, Ellery artık uzaylılar tarafından katledilmenin, bir binanın tepesinden atlamaktan daha gösterişli olduğuna karar verdi.

Yine de en nihayetinde, her insan ne kadar intihara meilli olursa olsun, bir yaşama iç güdüsü ile hareket eder ve Ellery herhangi bir örümcek tarafından ısırılıp DNA'sı değiştirilmediği için bir insan olarak iş yerinin camından dalan yaratıkları gördüğü anda aklında bulunan tek düşünceye, "Kaç!"'a uymaya başladı.

Diğerleri gibi, uzakta bulunan ve aşağı inmeye çalışırsa insan kalabalığı ya da uzaylılarla karşılaşacağını bildiği merdivenlere yönelmek yerine kötü kokulu, yine de adam akıllı camı olmadığı için ilk defa işe yarayan tuvalete koştu.

Yolunun üstünde bir çok devrilmiş masa, parasını tatil parasıyla bile karşılayamayacağı kadar çok bilgisayar ve bir kaç tane de yazıcı vardı. Bu bir film sahnesini andıyordu ancak Ellery'nin topuklularla kağıtlar ve bir zamanlar masası olan yerlerden geçerken düşündüğü şey tam olarak bu değildi, gerçi bunu belki hayatta kalırsa yapılacak olan röportajlarda anlatabilirdi? Sanırım biraz para dahi kazanabilirdi bu işten. Evet evet bu onun için çok gü-

Arkasında uzaylı terörist grubunun gırtlaktan gelen böğürmelerini ve onları tanımak için çok uğraşmadığı iş arkadaşlarının çığlıklarını duyunca, takılmak üzere olduğunun farkına vararak kendini hızla durdurdu ve rekor sürede topuklu ayakkabılarını çıkarıp fırlattı.

Şimdi daha rahatça tuvalete koşabiliyordu ve az kalmıştı, evet. Muhtemelen hak ettiği dinlenmeyi yine de alabilirdi, tanıdıkları ölmüş olurdu ancak bu çok da önemli değildi öyle değil mi? Zaten hiç kimseyle tam olarak samimi değildi, asıl sevdikleri başka şehirlerdeydi, yani buradan kurtulursa her şey iyi olacaktı. Kimsenin bir şeyden korkmasına gerek yoktu, iki santimlik inanılmaz kalınlığı ile tuvalet kapısı onu koruyacaktı. Ya da en nihayetinde bunun sadece çılgınca bir rüya olduğu ortaya çıkardı.

Ellery, uzun açık kahverengi saçını tutan pençe gibi bir el hissetti.

Ve o anda iki şeyin farkına vardı.

Birincisi, ölmek istemiyordu, sadece hayat sıkıcı ve bunaltıcıydı ve ömrünü bir iyimser olarak yaşayıp bu kadar çok hayal kırıklığı yaşadığından dolayıydı tüm bu kederi.

İkincisi, bu bir rüya değildi.

Başının derisi uzun, pis tırnakların baskısyla yırtıldı, derisi kanlar içinde kaldı, saçının hala sağlam olan telleri onu tutan cinsiyeti bile belli olmayan yaratık tarafından yere, sertlik ve gücün iyi bir kombinasyonuyla çekildi, burnu, gözü ve anlı darbenin etkisiyle normal bir insan olmanın gerçeği olarak ölesiye acıdı, kulağı şimdilik zarar görmemiş olsa bile kendi çığlığının sesiyle sonsuza kadar susmayacak gibi gelen çınlamalar yarattı.*

Zaman Saçmalıkları (Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin